degisti.com

zamanla her şey değişir…

Tevfikiye Camii

Tevfikiye Camii

 

Arnavutköy Akıntıburnu’nda sahil yolunun hemen üzerinde Boğaz’a komşu şirin bir cami yükselir. Arnavutköy Camii veya Akıntıburnu Camii gibi isimlerle de anılan bu cami, Sultan II.Mahmut tarafından oğlu Şehzade Tevfik adına yaptırılmış Tevfikiye Camii’dir aslında.

           Akıntıburnu’na hakim bir konumda olan caminin yapımına 1832 yılında başlanır, tamamlandığında tarihler 1838’i gösteriyordur. Mimarı bilinmez. 19.yy’da çileğiyle meşhur güzel bir köy olan Arnavutköy’de nüfusun çoğunluğunu Rum ve Museviler oluştururken Müslüman nüfusu yok denecek kadar azdı. Hal böyleyken caminin kışlada bulunan askerlerin ibadetlerini yerine getirebilmeleri için yapılmış olabileceği düşünülür.

 

Dikdörtgen planlı olan cami önceleri kayıkhane olarak kullanıldığı zannedilen şimdilerde Vakıflar Müdürlüğü tarafından kiraya verilmiş cafe olarak işletilen dükkanlar üzerinde yükselir.

Yüksek bir teras üzerinde yükselen kagir duvarlı, ahşap çatılı, üçgen alınlıklı ve tek minareli bu küçük camiinin adeta bir balkon havasında geniş bir avlusu bulunur ki bu avluya caminin deniz tarafında bulunan iki kapısının ardından yükselen mermer merdivenlerle çıkılır.

 Bu kapılardan biri cümle kapısıyken diğeri hünkar kasrının özel kapısıdır. Kapıların üzerinde Hattat Yesarizade Mustafa İzzet Efendi’ye ait iki mısralık kitabeler mevcut olup her iki kitabede de II. Mahmut’un tuğrası görülür.

 Avluyu geçerek ulaştığımız camide bizi ahşap kaplamalı camekanlı bir son cemaat yeri karşılar. Bu bölümün kuzey duvarında açılan kapının her iki yanında ikişerden dört adet pencere görürüz ve bu bölümden ahşap iki kanatlı bir kapıdan geçerek caminin içine gireriz.

 Caminin dört bir yanını altlı üstlü ikişer sıra halinde saran pencereler ibadet mekanına aydınlık bir görüntü verir. Dışarıdan kiremitle kaplı olan bu ibadet mekanı içeriden göbeği dekoratif özellikli bağdadi bir tavan ile örtülüdür.

 İki yandan iyonik başlıklı ve gövdeleri yivli duvar payeleriyle sınırlandırılmış olan mermer mihrap adeta ampir özellik gösterir. Ahşaptan olan minber sade bir görünüm arz ederken, yine ahşaptan olan vaaz kürsüsü üzerinde ahşap oyma ve işlemeler dikkat çeker.

Dört giriş kapısı olan caminin doğu kapısından girildiğinde sağdan açılan bir kapının ardında yükselen ahşap merdivenler vasıtasıyla Kadınlar Mahfiline çıkılır. Caminin aydınlık görünümü 5 pencere ile bu bölümde de sürer.

 Kesme taştan yapılmış olan cami minaresinin kapısı avluya açılır. Tek şerefeli mukarnaslı olan minare külahının eteğini girland kuşağı dolanır.

 Caminin batısında gördüğümüz ahşap 2 katlı yapı hünkar kasrı olup camiye kıble tarafındaki giriş kapısıyla bağlanır. Giriş katında 2 penceresi bulunan bir salon ve solunda 5 pencereyle aydınlanan bir oda çeker dikkatleri. İkinci katında bulunan iki odadan 3 pencereli olan ve farklı dekoruyla dikkat çeken oda ise hünkar odasıdır. Kasrın alt ve üst katlarında birer mutfak da bulunur.

Sultan II. Mahmut’un yadigarı bu şirin caminin bir de muvakkithanesi mevcuttur. Cephesi açık sarı badanalı olan cami de pilasterler ve çatı kotunda görülen korniş, cephe bezemesini oluşturur.

Boğaza komşu bu şirin camiyi ziyaret ederseniz şayet balkon misali avlusunda bir müddet de manzarayı seyretmeyi unutmayın derim…

Yazar : Ayfer İlter

 

 

 

 

 

 

Kaynakça:

B. Nevin Berberoğlu, İstanbul’un 100 Camisi , (İstanbul’un Yüzleri Serisi-20), İst., İBB Kültür A.Ş.Yay., 2010, s.183-184

Beşiktaş Müftülüğü Web sitesi

istanbulkulturenvanteri.com

wikipedia

 

 

Paylaşmak ister misiniz ?

Admin

Website:

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir