Beykoz Kasrı – Beykoz Mecidiye Kasrı
Beykoz Kasrı ya da Beykoz Mecidiye Kasrı Beykoz’da(http://www.degisti.com/index.php/archives/337), Hünkar İskelesi’nin güneyinde, bir zamanlar Yalıköy’e uzanan çayır ile sahil arasında kalan tepecikte yükselmektedir. Kasrın mimarları Nigogos Balyan ve Sarkis Balyan’dır. Mısır Hıdivi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın Abdülmecit’e hizmet ve sadakat arz etmek amacıyla yaptırdığı kasrın inşaasına 1855 yılında başlanmıştır. Yapı, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu Sait Paşa tarafından on bir yıl sonra 1866 yılında tamamlatılmış ve o sırada tahta geçen Sultan Abdülaziz’e armağan edilmiştir.
Beykoz Kasrı Boğaziçi’nde(http://www.degisti.com/index.php/archives/511) yapılan ilk kagir ve neoklasik üsluptaki yapıdır. Cephe kaplamasında kullanılan taş İtalya’dan ithal edilmiş; ayrıca yerli beyaz mermer de kullanılmıştır. Mısır Hıdivlerinin zenginliğini yansıtan kasır, Avusturya İmparatorluğu ´nun İtalya kesiminde çokça rastlanan bir mimari üsluba sahiptir. İonyen ve Korint sütunlu cephesi ve muayede salonu ile Yeniköy ´deki Avusturya Yazlık Sefareti’ne(http://www.degisti.com/index.php/archives/10663) tıpatıp benzemektedir.
Kare planlı, 2 katlı yapı uzunlamasına üçe bölünmüştür. Ortadaki iki katlı sofa bir kenardan diğerine uzanmaktadır; kat yüksekliği ise 8 m’yi bulur. Sofanın orta bölümündeki camekan fener, kasrın üç kat olarak algılanmasına neden olmaktadır. Kasrın her iki katında da köşelerde birer oda vardır. Bunların arasında bir tarafta beyzi bir plana oturtulmuş çifte merdiven sofası, karşı tarafta yine beyzi bir salon bulunmaktadır. Deniz ve kara cephelerine ise 4 kolon üzerinde taşınan dikdörtgen planlı geniş balkonlar eklenmiştir. Kasra deniz tarafındaki cephesinden girilir. Özellikle iç mekanlarda, renkli somaki ve mermerler kullanılmış, kasrın duvarlarına büyük boy aynalar yerleştirilmiştir. Beykoz Kasrı’nın gecelemek için düşünülmediği açık olarak bellidir çünkü yapıda mutfak ve hamam gibi servis mekanlarına yer verilmemiştir.
Kasır, zemin katında birbirini çevreleyen teraslarla kuşatılmıştır. Bunlar kat kat birbirini sararak bahçe zeminine ulaşmaktadır. Böylece bina kademeli bir piramit şeklinde, gittikçe genişleyen bir teras kaidesi üzerine oturmuştur. Adeta bir anıt görünümünde yükselen kasır, 200 dönümlük bir arazide, manolyalar, çamlar ve ıhlamur ağaçlarıyla kaplı bir koru içine yerleştirilmiştir.
Koru içinde yaz sıcaklarından korunmak için yapılmış bir “ grotto ” yer alır. Dar ve dolambaçlı bir yol ile girilen bu yapay mağaranın, kubbeli iki küçük odası vardır; duvarları istiridye kabukları ile süslenmiştir ve üst tarafından devamlı su akmaktadır. 18. yy Avrupa bahçe mimarisinde bu yapay mağaralara sık rastlanmaktadır.
İstanbul’a resmi ziyareti sırasında, Beykoz Çayırı’ndaki av partilerine de katılan İmparatoriçe Eugénie için burada köşk biçiminde bir pavyon kurulmuştur. Pavyon, Sarkis Balyan’ın o zamanlarda yeni açılmaya başlayan dünya sergilerinin dekor benzeri mimarisinin bir örneğidir. Günümüze ulaşamayan bu pavyonla ilgili bilgiler, eski fotoğraflardan edinilmektedir.
Yüzyıl başında harap durumda olan kasır, önce bir Darüleytam(Çocuk Esirgeme Kurumu) sonra trahom hastanesi olarak hizmet vermiştir. Bir süre göçmenler tarafından iskan edilen yapı, daha sonra ordunun kullanımına sunulmuştur. 1953’de Sağlık Bakanlığı tarafından onarılarak bir klinik olarak kullanılmaya başlanan kasır, 1963’de Beykoz Prevantoryumu’na dönüştürülmüş, boşaltıldığı 1997 yılına kadar ise Beykoz Çocuk Göğüs Hastalıkları Hastanesi olarak kullanılmıştır. Bu süreçte kasrın içyapısında değişiklikler de meydana gelmiştir.
1997 yılında Milli Saraylar Daire Başkanlığı’na tahsis edilen Beykoz Kasrı, 1999 yılında boş olarak teslim alınmıştır. 2005 yılında kasırda geniş çaplı bir restorasyon başlatılmış ve bu çalışmalar 2011 yılında tamamlanabilmiştir. Kasrın koru kısmındaki çalışmalar ise hala devam etmektedir.
Kaynakça:
Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, İstanbul1994
Sanattarihi.net
Emlakkulisi.com
ayfer
Milli Saraylara bağlı Kasır, Pazartesi ve Perşembe günleri dışında her gün ziyarete açık.