Sepetçiler Kasrı
Sepetçiler Kasrı, Sarayburnu’nda Kennedy Caddesi üzerinde yer alır. Topkapı Sarayı’nın(http://www.degisti.com/index.php/archives/956) Sarayburnu’ndaki iki kıyı köşkünden biridir, ki diğeri Yalı Köşkü’dür. Kasır, Bizans İmparatoru II. Theodosius zamanında yapılan surların üzerine inşaa edilmiştir. Sarayın dış bahçesindeki ve kıyılardaki çeşitli köşk ve yalılardan günümüze ulaşabilen tek yapı olan Sepetçiler Kasrı, kapı kemeri üzerindeki kitabesinde de yazdığı gibi Sultan İbrahim (1640–1658) döneminde 1643’de yapılmıştır.
Osmanlı döneminde yapılmış köşklerin en ihtişamlılarından biri olan Sepetçiler Kasrı’nın adının nereden geldiğiyle ilgili değişik görüşler vardır. Bunlardan birine göre; Edirne Sarayı’nda yükseltilmiş fevkani yapılara sepetçi veya sultani ismi verildiğinden bu kasra da “Sepetçi” denilmiştir. Bir başka söylentiye göre de; Sultan İbrahim bu kasrın arkasında bulunan hazırcı ve sepetçi esnafını korumuş, buradaki eski köşkü yeniden yaptırmaya karar verdiği zaman da, sepetçi esnafının yardımlarını görmüştür. Kasrın yapımından sonra çevresindeki sepetçi esnafı çalışmalarını sürdürmüş ve sepetçilerin burada bulunmasından ötürü de kasra bu isim verilmiştir.
Sepetçiler Kasrı’nın padişahlara ait kayıkların bağlandığı bir yer olduğu ve padişahların donanmanın sefere çıkışını ve dönüşünü buradan izledikleri bilinmektedir. G.J.Grelot burada kayıklar ve küçük kadırgalar için 5-6 kayıkhane olduğunu yazmıştır. Bu kayıkhaneler Sepetçiler Kasrı’nı gösteren bütün resim ve fotoğraflara da yer almaktadır.Sepetçiler Kasrı’nın eski görüntüsüne ilişkin yabancı seyyahların yayımladıkları resimler, köşkün temel öğelerini belirtiyor olsa da, bunlara dayanarak sağlıklı bir restitüsyon yapma olanağı yoktur. Sultan I. Mahmut (1730–1754) döneminde 1739’da yenilenen kasır, muhtelif zamanlarda gördüğü onarımlarla XIX. yüzyılın ortalarına kadar değişmeden gelebilmiştir. I. Mahmut dönemindeki onarımdan sonra yapının fazla değişmediği, 1813’de Baker’in ve 1835’de Lewis’in yaptığı desenlerde görülmektedir. Ayrıca kasrın Grelot tarafından yapılan ve yapıyı oldukça doğru tasvir den gravürü, 19.yüzyıl ortalarına kadar değişmeyen üç temel öğeyi yansıtmaktadır. Bunlar; alt yapı, alt yapı üzerindeki kapalı divanhane ve önündeki büyük direkliktir.
Tonozlarla örtülü alt yapı, Bizans devrinden kalan bir sur duvarıyla, “sur-ı sultanı” ye bitişik bir alt yapıdan müteşekkildir. Bu bölümde, kısmen kullanılan bir ara kat bulunur. Grelot un gravüründe dokuz değişik büyüklükte açıklığı ve açık deniz tarafındaki büyük kemeriyle betimlenmiştir. Deniz seviyesinden ortalama 6m. yükseklikte oluşturulan teras üzerinde, klasik Osmanlı mimarisinde, kesme taştan bir kasır inşaa edilmiştir. Tasarımda, kubbeyle örtülü bir divan odası, ona bitişik servis odalarını içeren bir giriş bölümü ve önlerinde büyük bir direklik görülür.Topkapı Sarayı III.Murat Köşkü, Sinan’ın yaptığı bu tür köşk ve kasırların en güzel örneklerinden biridir. Büyük bir kubbeli oda ile onun önünde daha küçük ve yine kubbeli dikdörtgen bir hacimden oluşan bu köşk türü, tek bir yapı olarak tasarlandığında, yarı açık bir direklikle birleşmektedir. Sepetçiler Kasrı’nda büyük kubbeli odanın kubbesi ahşaptır ve çatı içinde gizlidir. Buna karşın Grelot ve Loos’un tasvirlerinde, açık ve kapalı kısımların arasında abartılı bir kubbe dikkati çeker. Dışarıdan görülen bu kubbenin altında, S.H. Eldem’in restitüsyonundaki gibi kubbeyi ikiye bölen bir duvar olması, Osmanlı mimarisinde pek rastlanan bir çözüm değildir. Büyük olasılıkla bugünkü durum, Abdülmecit dönemine(1839-1861) rastlamış olması gereken büyük tamirat sırasında yapılan bir değişiklikten kaynaklanmaktadır. Özgün durumda çok daha küçük bir kubbe ya da tonozla örtülü olan giriş bölümünün, dışarıdan daha etkili olmasını sağlamak amacıyla ikinci bir ahşap kubbeyle örtülü olduğu düşünülebilir. Bu fenerli kubbenin arkasında, minare gibi gösterilmiş bir baca yükselmektedir, ki bu baca divanhanenin açık revak tarafındaki duvarındadır. Kapalı ve açık bölümlerin denize doğru birer çıkmaları vardır.
Buna karşın Robertson’un Kırım Savaşı(1853-1856) yıllarında çektiği bir fotoğrafta, Sepetçiler Kasrı’nın açık divanhanesinin tümüyle kapatıldığı, bütün çıkmaların ortadan kaldırıldığı ve yapının bir kışlaya benzetildiği görülmektedir.
Cumhuriyet dönemi başında askeri ecza deposu olarak kullanılan Sepetçiler Kasrı, 1955 yılında sahil yolunun açılışı sırasında istimlak edilme konumuna gelmişse de, bundan vazgeçilmiştir. Uzun süre kendi haline terk edilen yapı, 1980 yılında Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü, 1990 yılında ise Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.Bir süre Basın Merkezi ve kafeterya olarak kullanan yapı, 1998 yılında Eminönü Hizmet Vakfı tarafından tekrar onarılmıştır.
Sepetçiler Kasrı, 2011 yılı Haziran ayına kadar Avrupa Kültür Başkenti Proje Ofisi olarak kullanılmıştır.
Kaynakça:
Kuban, Doğan, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi
wikipedia.org
tarihiistanbulyapilari.com
msxlabs.org
Alp TARI
Haziran 2011 e kadar Avrupa Kultur Baskenti Proje Ofisi olarak kullanildigi belirtilen Sepetciler Kosku’nun gunumuzdeki kullanimindan soz edilmemis.Acaba gene kendi halinemi birakildi bu guzel yapi ?