Mimar Sinan’ın Türbesi
Dünyaca ünlü mimarımız Mimar Sinan’ın (1489-1588) Türbesi, Süleymaniye’de, İstanbul Müftülüğü’nün sütunlu kapısından çıkınca hemen solda, Fetva Yokuşu ile Mimar Sinan Caddesi’nin kesiştiği köşede yer alır. Mimar Sinan 1556 yılında Süleymaniye Külliyesi’ni(http://www.degisti.com/index.php/archives/6264) tamamladıktan sonra 1588 yılında bu türbeyi yapmıştır. Türbenin yanında bulunan Mimar Sinan’ın evi ile sıbyan mektebi günümüze ulaşamamıştır.
Süleymaniye Külliyesi haziresinde bulunan Kanuni Sultan Süleyman(http://www.degisti.com/index.php/archives/4621) ve Hürrem Sultan türbeleri(http://www.degisti.com/index.php/archives/4621) ile Mimari Sinan’ın türbesi karşılaştırıldığında, Sinan’ın türbesinin oldukça basit ve mütevazı olduğu görülür. Yapı son derece ahenkli ölçülerle, bulunduğu üçgen alanın en uç noktasına oturtulmuştur. Çevresini iki yönden yüksek çevre duvarları kuşatmaktadır.
Som mermerden yapılmış sebilin arkasında yer alan türbe, yontma köfeki taşı ile mermerden inşaa edilmiştir. Mimar Sinan’ın sandukasının önünde hacet penceresinin üzerinde, yekpare mermerden bir kitabe yer alır. Sülüs yazı ile yazılmış bu kitabe Nakkaş Sai’nin eseridir. Yarı açık türbe, birbirine sivri kemerlerle bağlanmış altı sütunun taşıdığı bir kubbe ile örtülmüştür. Kemer ayaklarının masif görünüşleri, köşelerde sütuncuklarla gizlenmiştir. Türbenin Mimar Sinan Caddesi’ne bakan avlu duvarına on bir, Fetva Yokuşu’na bakan duvaınra ise, geometrik şebekeli beş mermer pencere açılmıştır.
Türbe içinde Sinan’ın mezarı dışında, üç mezar daha vardır ki,bu mezarlardan ikisinin kime ait olduğu bilinmemektedir. İbrahim Hakkı Konyalı, soldaki mezarın Mimar Sinan’ın ikinci karısı Gülruh Hatun’a, sağdakinin de torunu ve aynı zamanda vakfının mütevellisi Derviş Çelebi’ye ait olduğunu ileri sürmüştür. Türbe içerisindeki üçüncü mezar, Neo-Klasik devrin öncülerinden Mimar Ali Talat Bey’e aittir. 19 Ekim 1922’de öldüğünde,arkadaşları onu hayran olduğu Mimar Sinan’ın yanına gömmüşlerdir. Ali Talat Bey’in mezarı üzerine, kendi arzusu dolayısıyla ismini belirten bir kitabe konulmamıştır.
Mimar Sinan Türbesi’nin kuzey ucuna bitişik, çokgen mermer sebil, yalın bir görünüme sahiptir. Kubbesi betonerme olarak yenilenmiştir. Altı adet demir şebekeli pencere ile dışarı açılan sebilin, geniş saçak altını bir sıra mukarnas dizisi çevreler. Türbe 1922’de sebille beraber tamamen restore edilmiştir.
1935 yılında Türk Tarihini Araştırma Kurumu üyeleleri tarafından, Mimar Sinan’ın mezarı kazılmış ve kafatası incelenmek üzere alınmış; ancak sonraki restorasyon kazısında kafatasının yerinde olmadığı görülmüştür!…
Türbe 1938 yılında, İstanbul Vakıflar Başmimarı Vasfi Egeli tarafından restore edilmiştir. Bu onarımda yapının avlu duvarları yıkılmış; lotus ve palmet motifli bir frizle sonuçlanan yeni avlu duvarları yapılmıştır. Eski resimlere bakıldığında, yıkılan avlu duvarının muntazam olmayan kaba yontma taştan olduğu, ayrıca bugünkü pencerelerle özgün pencereler arasında da bazı farklılıklar olduğu görülür.
Mimar Sinan Türbesi, Süleymaniye Külliyesi restorasyonu kapsamında yenilenmiştir.
Linkler:
http://www.istanbulkulturenvanteri.gov.tr
ENVER YAVUZ
1935 Yılında neden niçin mezarı açıldı?Kimler buna vesile oldu.Bunu bilmiyorum ve en üzücüsüde koskoca SİNAN HOCAMIZIN kafası şuanda kabrinde olmayışı?..Ayrıca kafasının kaybolmasında kimin himali varsa kimler buna vesile olmuşsa onları ALLAH,a Havale ediyorum vede LANETLİYORUM…..