Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampüsü (Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane)-(Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane)
Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane (Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane), kökü Sultan II. Mahmut’un 14 Mart 1827′de açtığı Tıphane’ye uzanan, Türkiye tarihindeki ilk Tıp fakültesidir. Ülkemizin bu ilk modern tıp okulu, daha sonra Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane ismini almış ve İstanbul’un çeşitli yerlerinde hizmet vermiştir.
Bugün, Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampüsü olarak hizmet veren ve görkemli mimarisi ile dikkat çeken yapının, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane ismi altında, tıp fakültesi olarak inşaasına, Sultan II Abdülhamit döneminde, 1895 yılında başlanmıştır. 6 Kasım 1903 tarihinde ise bina eğitime açılmıştır.
Bu okul sayesinde, o zamana kadar dağınık bir şekilde hizmet veren ve bir semtten diğerine taşınan tıp okulları, böylece tek bir komplekste hizmet veren, modern bir kampüs yapısı içerisinde toplanmıştır. Bina, Türkiye’deki modern tıp eğitiminin tarihi içerisinde önemli yer tutmuş, Kurtuluş Savaşımıza ve yakın dönem tıp tarihimizin önemli olaylarına tanıklık etmiştir.
Belgelerde inşaat bedelinin 450 000 altın tuttuğu belirtilen,yeni tıp okulunun inşaatı 11 Şubat 1895 tarihinde başlamıştır. Yapının mimarları, Alexandre Vallaury ve Raimondo D’Aronco’dur. Bina daha önceden yapılmış olan Haydarpaşa Askeri Hastanesi ile Selimiye Kışlası arasında ve yaklaşık 80.000 metrekarelik bir arsa üzerine inşa edilmiştir. Yapının ortasında 140 x 80m boyutunda, dikdörtgen bir avlu yer almaktadır. Bu orta avlu, dört kenarı boyunca koridorlarla çevrilidir. Avlunun güney, batı ve kuzey kanatlarında sınıflar ve diğer birimler sıralanmaktadır.
Doğu kenarında ise, binanın bugünkü Tıbbiye Caddesi’ne bakan cephesinden görülen 5 farklı kitle sıralanmaktadır ki, bu kurgu ile okulun mimari tasarımı, kışla tipi yapılardan ayrılmaktadır. İnşaat alanı yaklaşık 24,000 m2 olan okulun duvarlarında, Hereke ve Bilecek ocaklarından özel olarak getirilen renkli granitler kullanılmış; harçlar için Marsilya’dan su kireci getirtilmiştir. Yapıda kullanılan metal malzemeler Belçika’dan alınmış, metal çerçeveli pencereler ise Viyana’da hazırlatılıp getirilmiştir. Okulun ortasındaki avlu, öğrenciler için bahçe olarak tasarlanmış; gerekli bitki ve nadir ağaçlar Fransa’dan temin edilmiştir. Bugün Marmara Üniversitesi Kampüslerinden biri olarak kullanılan bina, büyüklüğüne rağmen hızla inşaa edilmiş ve II. Abdülhamit’in doğum günü olan 6 Kasım 1903’de de, yapıda eğitime başlamıştır.
1909 yılında, askeri ve sivil tıbbiyeler, Haydarpaşa’daki tıbbiye binasında birleştirilerek, Haydarpaşa Tıp Fakültesi adını almıştır. Fakülte dekanı olarak ise Cemil Paşa (Topuzlu) seçilmiştir. Tıp fakültesi, Birinci Dünya Savaşı sırasında sıkıntılı dönemler geçirmiştir. 1913 yılında verdiği 118 mezunun ardından eğitime ara verilmiş ve bina 1914 yılında Yedek Askeri Hastane olarak hizmet vermiştir. 1916 yılında ise öğretime yeniden başlanmıştır. 1919’da okul, İngiliz İşgal kuvvetlerinin denetimine girmiş, eğitim sırasında büyük zorluklar ve baskılar ile karşılaşılmıştır.
Tüm bunlara karşın, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane ve sonraki ismiyle Haydarpaşa Tıp Fakültesi’nden 1912-1922 yılları arasında yetişen hekimler, askeri hekimlik ve bulaşıcı hastalıklarla mücadele sahalarında, başarıyla hizmet vermişlerdir.1933 yılındaki Üniversite Reformu’nda, tıp fakültesi Avrupa yakasına taşınmış, Mekteb-i Tıbbiye binası ise Milli Eğitim Bakanlığına bırakılarak, Haydarpaşa Lisesi’nin kullanımına geçmiştir. Okulun klinik pavyonları ise günümüzde halen Haydarpaşa Numune Hastanesi olarak hizmet vermektedir.
1933-1983 yılları arasındaki 50 yıllık süre boyunca Haydarpaşa Lisesi olarak kullanılan Tıbbiye binası ise, 1983 yılında Marmara Üniversitesi bünyesine katılmıştır. Böylece, bir yüzyılı aşkın tarihin tanığı olan bina, Mekteb-i Tıbbiye ve Haydarpaşa Tıp Fakültesi isimleri altında Türk tıbbına hizmet verdikten sonra tekrar aynı işlevine kavuşmuştur. Bu görkemli yapı, tarihsel kimliği ve mirası ile, bugün, Tıp Fakültesi de dahil olmak üzere Hukuk, Eczacılık, Hemşirelik ve Sinema – Tv bölümlerine ev sahipliği yapmaktadır.
adım var benim
ne okuldu be acısıyla tatlısıyla mezun olduk 2010 da kopardık bağlarımızı düştük hayat yoluna, bir uzun yoldur şimdi önüzmüzdeki arkamızdakileri görmeden ilerlediğimiz …