degisti.com

zamanla her şey değişir…

Category İSTANBUL’DAKİ TARİHİ YAPILARIN DÜNÜ VE BUGÜNÜ

Çiçek Pasajı

Ahmet Ümit, Beyoğlu Rapsodisi adlı romanında: “Grande Rue de Pera, Cadde-i Kebir, İstiklal Caddesi ya da Beyoğlu nasıl adlandırılırsa adlandırılsın burası her gün, her an değişen yeryüzünün en büyük tiyatro sahnesi gibiydi” diye anlatır daha doğrusu Selim’e böyle anlattırır Beyoğlu’nu…Roman kahramanları Selim, Kenan ve Nihat birlikte arşınlar Beyoğlu’nun gizemli sokaklarını…İmroz Meyhanesinden, Hacı Abdullah Lokantasına, Surp Asdvadzadzin Kilisesi’nden Hüseyin Ağa Camii’ne, Rumeli Han’dan Çiçek Pasajı’na… Beyoğlu’na ait neredeyse tüm mekanlara girer çıkar bu üç kafadar.

Belki de bu kitabı okuduktan sonra daha bir dikkat kesildim Beyoğlu’na. İstiklal Caddesi’nin kalabalığı bambaşka göründü gözüme ve elbette eşine benzerine rastlanmayan muhteşem binaları. Siz de insanların telaşlı koşturmacasından, alışveriş vitrinlerinden gözünüzü ayırıp biraz da ona bakın. Mesela Çiçek Pasajı’nın önünden geçiyorsanız şöyle bakın, uzun uzun izleyin, berbat yapılaşmanın kol gezdiği günümüzün İstanbul’unda gözünüzün pasını silin.

Read More

Atik Ali Paşa Camii

 

Çemberlitaş’ta Yeniçeriler caddesi üzerinde yer alan Atik Ali Paşa Camii, vakti zamanında Sedefçiler, Eski Ali Paşa, Dikilitaş, Vezir Hanı, Sandıkçılar Camii gibi isimlerle de anılmamış değil.

Ne var ki hemen her eser, kendini yaptıranın adını taşır, başka isimleri olsa da baki kalan hep banisinin ismi olur.

Sultan II. Bayezit devri veziriazamlarından olan Atik Ali Paşa, burayı aslında cami ile beraber medrese, imaret, hankah (türbe) ve kervansaraydan oluşan bir külliye olarak yaptırmasına rağmen, biz bugün sadece cami ve ön cephesi kesilmiş olan medreseyi görebilmekteyiz.

Bu yüzyılın başına kadar harap bir halde ulaşmayı başaran İmaret, hazirenin devamındaydı. Bir kısmı Divanyolu caddesinin düzenlenmesi sırasında, kalan kısmı da 1912 -14 yılları arasında yok olup gitmiş.

Hankahın  avlu giriş kapısı yanında bulunan ve üzerinde bir muvakkithane kitabesi olan yapı olduğu sanılmakta.

19.yy.’ın sonlarına kadar ayakta olan Elçi Han’ın ise Atik Ali Paşa’nın kervansarayı olduğu düşünülür. Medrese ile beraber caddenin karşısında yer alan han, 1865 Hocapaşa yangınında harap olmasının ardından 1880’e doğru da tamamen yıkılır.

Geçirdiği bütün badirelere inat günümüze ulaşmayı başaran Atik Ali Paşa’nın yadigarı olan caminin orijinal bir kitabesi mevcut değil ne yazık ki.Ancak cümle kapısı üstünde bulunan ayet-i kerime yazısının köşesinde göze çarpan 902 tarihi bize caminin muhtemelen 1496-97 yıllarında yapılmış olduğuna dair bilgi verir. 

Read More

Pera Palas Oteli

Türkiye’nin Avrupa standartlarındaki ilk oteli olan Pera Palas Otel (Pera Palace Hotel), Beyoğlu’na bağlı Tepebaşı’nda, Meşrutiyet Caddesi üzerinde yer alır. Mimar Alexandre Vallaury ve Henry Duray’in birlikte inşaa ettikleri otel, İstanbul’un en gösterişli yapılarından biridir.

Kuruluşu için ilk çalışmaların 1892’de başladığı, açılış balosunun ise 1895 yılında yapıldığı Pera Palas Otel, birçok ilki gerçekleştirmiş bir yapıdır. Osmanlı sarayları dışında elektiriğin verildiği ilk binadır Pera Palas. Ayrıca elektrikli asansörü ve musluklardan akan sıcak suyu İstanbullu ilk kez burada görmüştür. 1926’da düzenlenen  İstanbul’daki ilk moda defilesi de,  yine Pera Palas Otel’de yapılmıştır.

Otelin ünlü konukları arasında Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Kral VIII. Edward, Kraliçe II. Elizabeth, Avusturya-Macaristan İmparatoru Franz Joseph, Şah Rıza Pehlevi, Yugoslavya Devlet Başkanı Tito, General Franz von Papen, Zsa Zsa Gabor, Greta Garbo, Sarah Bernhardt, Alfred Hitchcock, Pierre Loti, Jacqueline Kennedy, Ernest Hemingway, Ninette de Valois, Mata Hari, Mikis Theodorakis gibi isimler yer alır. Pera Palas Otel’in en ünlü konuklarından biri de Agatha Christie’dir. Dünyaca ünlü polisiye roman yazarının hayatında kimsenin bilmediği kayıp 11 günün sırrının, 1934 yılında yayımlanan “Doğu Ekspresi’nde Cinayet” romanını tasarladığı Pera Palas Otel’de olduğu söylenir.

Read More

Davut Paşa Camii Külliyesi

Davut Paşa Külliyesi, Davutpaşa’da, Hobyar Mahallesi Davutpaşa Medresesi Sokağı’nda yer alır. Külliye, cami, medrese, sıbyan mektebi, tabhane, çifte hamam, imaret ve çeşmeden müteşekkildir. Cami kapısının üstündeki Arapça kitabeye göre, Sultan II. Beyazıt’ın veziri “Koca Davut Paşa” tarafından 1485 yılında yaptırılmıştır. İstanbul’un fethinden sonra yapılan “yan mekanlı”, “tabhaneli” veya “ters T planlı” camilerin son örneklerinden biridir.

Read More

Murat Paşa Camii Külliyesi

Aksaray’da Vatan ve Millet Caddelerinin kavşağında öylece bir başına gördüğümüz Murat Paşa Cami, ilk yapıldığı dönemlerde medrese, imaret ve hamamdan oluşan bir külliyeydi aslında.İsminden de anladığımız gibi yaptıranı Murat Paşa’ydı. Kendi adını verdiği cami ile adını sonsuza kadar yaşatan Murat Paşa, Fatih dönemi vezirlerindendi.

İstanbul’un fethinden kısa bir süre sonra Fatih, eski Bizans aristokrasisinin en soylu ailelerinden bazı üyelerine Müslüman olmak kaydıyla idari mekanizmalarda görev vermeye başladı.İşte Murat Paşa (Has)’da kardeşi Mesih Paşa ile birlikte Müslüman olan bir Bizanslıydı. Daha da ötesi bu paşaların her ikisi de Palaiologoslar’dan geliyordu ve son imparator XI.Konstantin’in kardeşinin çocuklarıydı. Bizans yıkılmasaydı çocuğu olmayan imparatorun yerine bu kardeşlerden biri imparator olacaktı muhtemelen.Yapı topluluğunun merkezini oluşturan cami, 1471-72’de tamamlanmış. Caminin yanındaki diğer yapıların inşası devam ederken,  Fatih doğu seferine çıkmış.  Murat Paşa’da sefere katılanlar arasındaymış. Otlukbeli Savaşı’nın başlamasından bir hafta kadar önce, önden giden Murat Paşa, Tercan Nehrini takip ederek, karşılaştığı Akkoyunlu kuvvetlerini üst üste mağlup etmiş. İlerlememesi gerekiyormuş ama o ilerlemiş. Sahte ricat taktiğine kapılarak Akkoyunluların içine girmiş ve kuvvetleriyle birlikte pusuya düşmüş. Osmanlı öncü kuvvetlerinin bir kısmı telef olurken, bir kısmı da esir düşmüş. Has Murat Paşa ise Fırat’ta boğularak şehit olmuş. Onun şahadeti üzerine yarım kalan medrese kardeşi Sadrazam Mesih Paşa tarafından 1477-78’de bitirilmiş.

Read More

Dolmabahçe Camii – Bezmialem Valide Sultan Camii

dolmabahce_camii_eski

Bezmialem Valide Sultan Camii ya da Dolmabahçe Camii, Meclisi Mebusan Caddesi üzerinde, Dolmabahçe Sarayı’nın hemen yanında, sahil şeridinde yer alır. Caminin yapımına Sultan II. Mahmut’un eşi Bezmialem Valide Sultan’ın emriyle 1852’de başlanmış, Onun vefatı üzerine yapı, oğlu Sultan Abdülmecit tarafından 1853’de tamamlanmıştır. Camii, 19. yüzyıl Osmanlı mimarisinde birçok esere imzasını atan Nigoğos Balyon tarafından inşaa edilmiştir. Asıl adı Bezmialem Valide Sultan olan cami, Dolmabahçe Sarayı’nın Saat Kulesi (http://www.degisti.com/index.php/archives/6013) yönündeki kapısının tam karşısında bulunduğu için, yapıldığı günden beri Dolmabahçe Camii adıyla anılmış, literatüre de bu şekilde geçmiştir.

Read More