degisti.com

zamanla her şey değişir…

Category İSTANBUL’DAKİ TARİHİ YAPILARIN DÜNÜ VE BUGÜNÜ

Sveti Stefan Kilisesi – Demir Kilise

 

sveti_stefan_kilisesi_

Sveti Stefan Kilisesi, Fatih’de, Balat ve Fener(http://www.degisti.com/index.php/archives/17456) semtleri arasında yer alır. Demir Kilise olarak da bilinen Sveti Stefan Kilisesi, Bulgar Ortodoks cemaatine ait bir kilisedir. 19. yüzyılın sonlarında inşaa edilmiş olan kilisenin mimarı Hovsep Aznavour’dur.

Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan Bulgarlar, önceleri Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlı Ortodoks kiliselerinde ibadet ederken, 19. yy’da kendilerine ait bağımsız bir kilise kurmak amacıyla girişimde bulunmuşlardır. Alınan izinle önce “metoh” adı verilen bir papaz evi inşa edilmiştir, ki bu papaz evi, bugün kilise girişinin tam karşısında, Mürsel Paşa Caddesi’nin öbür yanındaki yapıdır. Saçağının altında bütün cephesi boyunca uzanan tek satır halindeki Bulgarca bir yazıtta, tamamlanış tarihi olarak 1850 yılı verilmiştir.

Read More

Feshane

Feshane, Osmanlı’nın önemli sanayi ürünleri olan çuha ve feshin temini için 1835 yılında Sultan Abdülmecit’in fermanıyla Eyüp’de Haliç kıyısında kurulmuş olan tarihi fabrikadır. Üretimi özelliğiyle, türünün ilk prefabrik çelik konstrüksiyon tekstil fabrikası olan Feshane, günümüzde uluslararası fuar, kongre ve kültür merkezi olarak hizmet vermektedir.

Yapının kolonları Belçika’da döküm olarak imal edilerek getirilmiştir. Buharlı dokuma tezgahları da yurtdışından getirilen Feshane, 1866 yılında, döneminin en gelişmiş dokuma fabrikası olarak yenilenmiştir. Feshane’de dokunan kumaşlar, 1855 Paris 3.Uluslararası Sergisi’nde, 1863 İstanbul ‘’Sergi-i Umum-i Osmani’’ Sergisi’nde ve 1893 Chicago Uluslarası Sergisi’nde sayısız altın madalya ile ödüllendirilmiştir.

Read More

Nuruosmaniye Camii Külliyesi

 

nuruosmaniye_camii_eski

Nuruosmaniye Camii, kendi adıyla anılan semtte, Kapalıçarşı’nın Cağaloğlu ve Çemberlitaş’a açılan kapısının önünde yer alır.

Osmanlı ve Nuruosman adlarıyla da bilinen Nuruosmaniye Camii’nin, bulunduğu yerde daha önce Hasan Canzade Şeyhülislam Hoca Sadettin Efendi’nin eşi Fatma Hatun’un mescidi bulunuyordu. Mescit yıkılmaya yüz tuttunca, Sultan I.Mahmut’un emriyle ortadan kaldırılmış ve yerine bugünkü caminin yapımına başlanmıştır(1748). Ancak padişahın ölümü üzerine camiyi, kardeşi III.Osman tamamlatmış(1755), bundan ötürü de  camii, “Osman’ın Nuru” anlamında Nuruosmaniye olarak isimlendirilmiştir.

Cami, kütüphane, türbe, imaret, medrese, sebil, muvakkithane, hünkar mahfili, çeşme, han ve dükkanlardan oluşan bir yapılar topluluğu içinde yer alır. Bazı kaynaklarda yapının mimarı Mimar Mustafa Ağa olarak geçse de, büyük olasılıkla yapı Simon Kalfa’nın eseridir.

Read More

Hırka-i Şerif Camii

 

Hırka-i_serif_camii_1930

Hırka-i Şerif Camii, Fatih’de Atikali semtinde, ismini verdiği mahallede, Keçeciler Caddesi üzerinde yer alır. Camii, Sultan Abdülmecit tarafından 1851 yılında, Hz. Muhammet tarafından Veysel Karani’ye hediye edilen “Hırka”nın muhafaza edilmesi ve halkın ziyaretine açılması gayesiyle yapılmıştır.

Veysel  Karani’nin vefatından  sonra “Üveysi” sülalesinin elinde kalan Hırka-i Şerif, XVII. yüzyıl başlarında Sultan I. Ahmet’in fermanı üzerine, Şükrullah Üveysi tarafından İstanbul’a getirilmiş ve bugünkü Hırka-i Şerif Camii yakınında bir evde “Hırka” ziyareti başlatılmıştır. Daha sonraları Veziri Azam Çorlulu Ali Paşa (1670-1711) tarafından, Hırka’nın muhafazası için, kagir bir hücre ile bitişiğinde bir çeşme ve imaret inşa ettirilmiştir. Sultan I. Abdülhamit de, 1780 tarihinde, şimdiki caminin avlusunun kuzeyinde bulunan küçük kagir hücreyi inşaa ettirerek, ziyaretlerin burada yapılmasını sağlamıştır. Bunları Hırka’nın şanına layık görmeyen Sultan Abdülmecit ise bir camii ve ziyaret mahalli yaptırmaya karar vermiş; çevredeki birçok bina kamulaştırılarak yıktırılmış, 1847′de başlayan inşaat 1851′de sona ermiştir.

Read More

Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampüsü (Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane)-(Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane)

marmara_universitesi_haydarpasa_kampusu_mekteb_i_tibbiye_i_sahane

Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane (Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane), kökü Sultan II. Mahmut’un 14 Mart 1827′de açtığı Tıphane’ye uzanan, Türkiye tarihindeki ilk Tıp fakültesidir. Ülkemizin bu ilk modern tıp okulu, daha sonra Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane ismini almış ve İstanbul’un çeşitli yerlerinde hizmet vermiştir.

Bugün, Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampüsü olarak hizmet veren ve görkemli mimarisi ile dikkat çeken yapının, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane ismi altında, tıp fakültesi olarak inşaasına, Sultan II Abdülhamit döneminde, 1895 yılında başlanmıştır. 6 Kasım 1903 tarihinde ise bina eğitime açılmıştır.

Bu okul sayesinde, o zamana kadar dağınık bir şekilde hizmet veren ve bir semtten diğerine taşınan tıp okulları, böylece tek bir komplekste hizmet veren, modern bir kampüs yapısı içerisinde toplanmıştır. Bina, Türkiye’deki modern tıp eğitiminin tarihi içerisinde önemli yer tutmuş, Kurtuluş Savaşımıza ve yakın dönem tıp tarihimizin önemli olaylarına tanıklık etmiştir.

Read More