Bab-ı Ali
Bab-ı Ali, basitleştirilmiş şekli ile Babıali, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde Sadrazamlık binasına ve daha geniş anlamıyla da Osmanlı hükümetine verilen isimdi.
Osmanlı İmparatorluğu’nda, XV. ve XVI. asırda devletin sivil bürokrasisi ve bu bürokrasiye bağlı birimler oldukça küçük olduğundan, devlet yazışmaları sadrazamın şahsi konutlarında yapılırdı. XVII.yüzyıldan sonra devletin örgütleniş şekli değişip gelişince, devlet işleri yönetiminin tek bir merkezden yürütülmesi kararı alınmış ve bu amaçla Bab-ı Ali kurulmuştur. “Yüksek kapı”, “yüce kapı” anlamlarını taşıyan Bab-ı Ali, sadrazam konağını işaret etmektedir. Sadrazam konağına, anlamı genişledikçe “Paşa Kapısı” ve “Bab-ı Asafi” denmeye başlanmıştır. 1808’deki Alemdar olayından sonra yeniden yaptırılan binaya, dönemin padişahı II. Mahmut ( Mahmud-ı Adli) dolayısıyla Bab-ı Adl ya da Bab-ı Adli denmiş,19. yüzyılın ikinci yarısında kelime, Bab-ı Ali ‘ye dönüşmüştür.