degisti.com

zamanla her şey değişir…

Archives 2011

Park Hyatt İstanbul – Maçka Palas

Maçka Palas, Şişli Nişantaşı’nda, Maçka Caddesi ve Bronz Sokak’ın kesiştiği yerde yükselir. Bina 1922 yılında, Türkiye’ye demiryolu müteahhitliği yapmak için gelen zengin tüccar Vincenzo Caivano tarafından yaptırılmıştır. Yapının mimarı olan İtalyan asıllı Guilio Mongeri, 1849 yılında İstanbul’a göçen İtalyan levanten bir ailenin torunudur.

Yapıldığı dönemde karşısında İtalyan konsolosluğu bulunduğu için buraya gelen diplomat veya misafirlerin Maçka Palas’ı kullanacağı düşünülmüş ama binanın inşaasından kısa süre sonra Cumhuriyet ilan edilince, büyükelçilikler yeni başkent Ankara’ya taşınmış, dolayısıyla Maçka Palas bu amaç için hiç kullanılamamıştır.

Read More

II.Mahmut’un Türbesi

Sultan II.Mahmut Türbesi, Çemberlitaş’da Divanyolu Caddesi üzerinde yer alır.  1839’da Sultan Abdülmecit, Ebniye-i Hümayun kalfalarından mimar Ohannes ve Boğos Dadyan kardeşlere, babası II.Mahmut için bu türbeyi yaptırtmıştır. İnşaa için kullanılan arazi, II. Mahmut’un çok sevdiği kızkardeşi Esma Sultan tarafından tahsis edilmiştir.

1840 ‘da tamamlanan Sultan II. Mahmut Türbesi, çevresinde büyük bir alanı kaplayan, adeta bir Osmanlı anıtsal mezarlığı görünümündedir.Sebil, muvakkithane ve hazireden meydana gelmiş olan türbenin, bina emini Bekir Abdülhalim Efend’dir.

Read More

Yerebatan Sarnıcı

Yerebatan Sarnıcı, Tarihi Yarımada’nın ortasında, Ayasofya’nın güneybatısında yer alır. İstanbul’daki en büyük kapalı sarnıç olan yapı, suyun içinden yükselen mermer sütunlarının ihtişamından dolayı halk tarafından “Yerebatan Sarayı” olarak da anılmaktadır. IV. yüzyılda Bizans İmparatoru I. Constantinus tarafından yaptırılan sarnıç, İmparator Justinianus döneminde 542 yılında, onarılıp, genişletilmiştir.

Büyük Saray’ın su ihtiyacını karşılamak üzere yaptırılmış olan Yerebatan Sarnıcı’nın, yabancı kaynaklarda geçen “Basilika (Basilica)” isminin ise sarnıcın yakınında bulunan Ilius Basilikası’ndan geldiği rivayet edilir.

Read More

Sveti Stefan Kilisesi – Demir Kilise

 

sveti_stefan_kilisesi_

Sveti Stefan Kilisesi, Fatih’de, Balat ve Fener(http://www.degisti.com/index.php/archives/17456) semtleri arasında yer alır. Demir Kilise olarak da bilinen Sveti Stefan Kilisesi, Bulgar Ortodoks cemaatine ait bir kilisedir. 19. yüzyılın sonlarında inşaa edilmiş olan kilisenin mimarı Hovsep Aznavour’dur.

Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan Bulgarlar, önceleri Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlı Ortodoks kiliselerinde ibadet ederken, 19. yy’da kendilerine ait bağımsız bir kilise kurmak amacıyla girişimde bulunmuşlardır. Alınan izinle önce “metoh” adı verilen bir papaz evi inşa edilmiştir, ki bu papaz evi, bugün kilise girişinin tam karşısında, Mürsel Paşa Caddesi’nin öbür yanındaki yapıdır. Saçağının altında bütün cephesi boyunca uzanan tek satır halindeki Bulgarca bir yazıtta, tamamlanış tarihi olarak 1850 yılı verilmiştir.

Read More

Feshane

Feshane, Osmanlı’nın önemli sanayi ürünleri olan çuha ve feshin temini için 1835 yılında Sultan Abdülmecit’in fermanıyla Eyüp’de Haliç kıyısında kurulmuş olan tarihi fabrikadır. Üretimi özelliğiyle, türünün ilk prefabrik çelik konstrüksiyon tekstil fabrikası olan Feshane, günümüzde uluslararası fuar, kongre ve kültür merkezi olarak hizmet vermektedir.

Yapının kolonları Belçika’da döküm olarak imal edilerek getirilmiştir. Buharlı dokuma tezgahları da yurtdışından getirilen Feshane, 1866 yılında, döneminin en gelişmiş dokuma fabrikası olarak yenilenmiştir. Feshane’de dokunan kumaşlar, 1855 Paris 3.Uluslararası Sergisi’nde, 1863 İstanbul ‘’Sergi-i Umum-i Osmani’’ Sergisi’nde ve 1893 Chicago Uluslarası Sergisi’nde sayısız altın madalya ile ödüllendirilmiştir.

Read More

Nuruosmaniye Camii Külliyesi

 

nuruosmaniye_camii_eski

Nuruosmaniye Camii, kendi adıyla anılan semtte, Kapalıçarşı’nın Cağaloğlu ve Çemberlitaş’a açılan kapısının önünde yer alır.

Osmanlı ve Nuruosman adlarıyla da bilinen Nuruosmaniye Camii’nin, bulunduğu yerde daha önce Hasan Canzade Şeyhülislam Hoca Sadettin Efendi’nin eşi Fatma Hatun’un mescidi bulunuyordu. Mescit yıkılmaya yüz tuttunca, Sultan I.Mahmut’un emriyle ortadan kaldırılmış ve yerine bugünkü caminin yapımına başlanmıştır(1748). Ancak padişahın ölümü üzerine camiyi, kardeşi III.Osman tamamlatmış(1755), bundan ötürü de  camii, “Osman’ın Nuru” anlamında Nuruosmaniye olarak isimlendirilmiştir.

Cami, kütüphane, türbe, imaret, medrese, sebil, muvakkithane, hünkar mahfili, çeşme, han ve dükkanlardan oluşan bir yapılar topluluğu içinde yer alır. Bazı kaynaklarda yapının mimarı Mimar Mustafa Ağa olarak geçse de, büyük olasılıkla yapı Simon Kalfa’nın eseridir.

Read More