degisti.com

zamanla her şey değişir…

Archives 2012

Gazi İskender Paşa Külliyesi Camii – Kanlıca Camii

Gazi İskender Paşa Külliyesi Camii, Kanlıca’da(http://www.degisti.com/index.php/archives/6873) Barış Manço Caddesi üzerinde,  Kanlıca İskelesi’nin hemen önündeki küçük meydanda yer alır. Yapı, Kanuni Sultan Süleyman ve II.Selim dönemlerinin ileri gelenlerinden, “Magosa Fatihi” olarak da tanınan Gazi İskender Paşa (ö. 1570) tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır.

“Kanlıca Camii” olarak da bilinen camii, küçük bir külliyenin merkezi olarak 1559-1560 yılları arasında inşaa edilmiştir. Hamam ve medrese yapıları günümüze ulaşamamış olan külliyeden, bugün sadece camii ve türbe ayaktadır. Zaman içinde çeşitli onarımlar geçiren bu yapı topluluğuna, 19. y.y’ da birtakım binalar ilave edilmiştir. Tanzimat dönemi ileri gelenlerinden M. Sadık Rıfat Paşa türbeye bitişik bir muvakkithane inşaa ettirmiş, aşağı yukarı aynı yıllarda caminin doğu yönüne, zemin katı kahvehane olarak kullanılan fevkani bir mektep yaptırılmıştır.

Read More

Ortaköy

Ortaköy, Boğaziçi’nin Rumeli yakasında, kuzey sınırı Defterdarburnu olan; idari olarak Ortaköy ve Mecidiye mahallelerinden oluşan semttir. Sahile açılan vadi boyunca yamaçlara kurulan yerleşme Beşiktaş İlçesi’ne(http://www.degisti.com/index.php/archives/2589) bağlıdır.

Antik çağda adının Arkheion olduğu söylenir. Bizans döneminde, Boğaziçi’nin iki yakasında seyrek balıkçı köyleri kurulmuş; tabii güzelliklere sahip ve boş olan Boğaziçi kıyılarının bazı yerlerinde köşkler, manastırlar yapılmıştır. İmparator VI. Leon’un sevgilisi Zoe ile buluştuğu Damianu Sarayı’nın Ortaköy’de olduğu; Damianu mevkiine adını veren manastırın ise İmparator Teofilos ve III. Mihail zamanlarında devletin ileri gelenlerinden olan Damianos tarafından 9. yy.’da yaptırıldığı ileri sürülür.

Read More

Özbekler Tekkesi

Özbekler Tekkesi, Üsküdar Sultantepe’de, Hacı Hesna Hatun Mahallesi Münir Ertegün Sokak’da yer alır.  İstanbul’da aynı isimle anılan diğer kuruluşlar gibi bu tekke de, Orta Asya’dan İstanbul’a gelen Nakşibendi tarikatına bağllı seyyah dervişlerin barınağı olması amacıyla inşaa edilmiştir.

Kaynaklarda “El-Hac Hoca”, “Hace, Hacı Hoca”, “Hace Kalenderhane” olarak da adlandırılan Özbekler Tekkesi, Maraş Valisi Abdullah Paşa tarafından 1752-53’de kurulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Orta Asya’dan Hac yolculuğuna çıkan müslüman Türklerin, Mekke’den önce İstanbul’a uğradıklarında kaldıkları 3 tekkeden biridir. İlk postnişin(Postnişin, tarikatlarda, dergahta posta oturan, yani o dergahın başında bulunan şeyhe verilen isimdir.)Nakşibendi şeyhlerinden Buharalı Seyyit Hacı Abdullah Efendi, son şeyhi ise Necmettin Efendi’dir.

1757-58’de ilk postnişin Şeyh Seyyid Hacı Hace Abdullah Efendi, Hasan Ağa isimli bir şahsın maddi yardımlarıyla, tekkeyi mensup olduğu Nakşibendi tarikatına vakfetmiş ve mescit-tevhidhaneye minber koydurmuştur. Tekke, III.Mustafa zamanında(1757-1774), 2.postnişin Semerkantlı Şeyh Seyyit Abdülekber Efendi tarafından genişletilmiştir.

Tekkeyi oluşturan birimlerin ilk yerlerinin, bugünküne göre daha doğuda ve güneyde bulundukları rivayet edilir.  Özbekler Tekkesi 1844’de bugünkü haliyle Sultan Abdülmecit tarafından yeni baştan yaptırılmıştır. 1849’da, 5. postnişin Buharalı Şeyh Mehmet Recep Efendi ile oğlu Şeyh Mehmet Sadık Efendi’nin ruhları için bir su haznesi ve çeşme yapılmış, bunlar 1872 yılında Dürrünev Kadın Efendi tarafından onartılmıştır. 1877 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında tekkeye sığınanlar için arazinin kuzey kesiminde ahşap odalar inşaa edilmiş, 19.yüzyılın sonlarında tekkede bir onarım gerçekleşmiştir.

Özbekler Tekkesi, Orta Asya tasavvuf kültürünün, özellikle de Yeseviliğe özgü tarikat folklorunun yaşatıldığı bir ocak olması açısından önem taşır. Ayrıca tekkenin sanat ve sanayi tarihimizde de önemli bir yeri vardır. Ethem Efendi, Sami Efendi, Aziz Efendi, Abdülkadir Efendi gibi değerli ebru sanatçıları yanında, tekkede birçok tornacı ve tesviyeci yetişmiştir. İ.Ethem Efendi’nin meşihatı sırasında(1855-1904) bir ilim ve sanat yuvasına dönen tekkeye, matematikçi Salih Zeki Bey, Mekteb-i Harbiye Nazırı Galip Paşa, ressam Hüseyin Zekai Paşa, Halide Edip Adıvar’ın babası Edip Bey, filozof Rıza Tevfik Bölükbaşı gibi birçok ünlü şahsın devam ettiği bilinmektedir.

Read More

Atatürk Bulvarı

İstanbul’un Fatih ilçesinde yer alan Atatürk Bulvarı, Aksaray’ı, Bozdoğan Kemeri(Valens Kemeri)’nin(http://www.degisti.com/index.php/archives/358) altından geçerek, Unkapanı(http://www.degisti.com/index.php/archives/7159) yoluyla Taksim’e(http://www.degisti.com/index.php/archives/5817) ve çevre yollara bağlar.

Aksaray semtinde Millet, Ordu ve Mustafa Kemal caddelerinin kesiştiği noktada bir dörtyoldan başlayıp, Unkapanı-Küçükpazar bölgesinde Atatürk Köprüsü’ne(http://www.degisti.com/index.php/archives/7075) bağlanarak sonlanan bulvarın sağ tarafında; güneyden kuzeye Kemalpaşa, Kalenderhane, Mollahüsrev, Hacıkadın, Yavuzsinan, sol tarafında ise güneyden kuzeye; İskenderpaşa, Zeyrek ve Cibali mahalleleri yer almaktadır.

Lütfi Kırdar döneminde açılan Atatürk Bulvarı’nın yapımına Cumhuriyet’in ilk yıllarında başlanmıştır. Bulvarın Yenikapı-Aksaray kısmı 1925, Saraçhanebaşı-Unkapanı ile Aksaray-Saraçhanebaşı kısmı 1938 sonrasında yapılmıştır.

Read More

İngiltere Başkonsolosluğu Binası

 

İngiliz Konsolosluğu Binası, Beyoğlu Tepebaşı’nda Meşrutiyet Caddesi üzerinde yer alır. “Pera House” olarak da adlandırılan bu bina büyükelçilik olarak inşaa edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra da konsolosluk olmuştur. Binanın tarihi 19. yüzyıla dayanmaktadır. III.Selim’in emriyle 1801’de dönemin İngiltere büyükelçisi Lord Elgin tarafından inşaa ettirilen ilk bina, 1831 yılında yanmıştır. Sir Charles Barry  ve William James Smith’in 1844’de yapımına başladığı bugünkü bina ise 1850’li yıllarda tamamlanmıştır.

Yapının bulunduğu arazi 19. yüzyıl öncesinde Fransızlar tarafından kullanılırken, 1800’lerin başında çıkan ve Beyoğlu’nu harabeye çeviren yangından sonra Fransızlar Tünel tarafındaki ‘Fransız Sarayı’na çekilmiş, bunun üzerine III. Selim sahipsiz kalan araziyi 1801′de İngilizler’e vermiştir. Ahşap olarak inşaa edilen ilk İngiliz elçilik binası 1831’de çıkan bir yangında kül olunca; elçilik geçici olarak Tarabya’ya taşınmış, 1850 yılında “Anglo-İtalyan” üslubundaki, 3 katlı bugünkü elçilik binasına geçilmiştir.

Read More

Cihangir

 Kılıç Ali Paşa, Cihangir, Firuzağa ve Pürtelaş mahallelerinden oluşan Cihangir semti, İstanbul’un Beyoğlu ilçesine bağlıdır. Semtin ana caddeleri; Akarsu ve Cihangir caddeleridir. Cihangir,deniz tarafından Salıpazarı, Fındıklı ve Kabataş (http://www.degisti.com/index.php/archives/7537), karadan ise Tophane (http://www.degisti.com/index.php/archives/1583), Taksim ve Ayazpaşa semtleri ile çevrelenmiştir.

Cihangir tepesi, Anadolu yakasında Kuzguncuk’dan Selimiye’ye dek uzanan geniş kıyı ve yamaçları, Kız Kulesi’ni(http://www.degisti.com/index.php/archives/587), Avrupa yakasında Boğaziçi’nin girişini, tarihi yarımadanın uç kısmını, Topkapı Sarayı’nı hatta hava şartları uygun olduğu zamanlarda Prens Adaları(http://www.degisti.com/index.php/archives/846) ‘nı bile görmeyi mümkün kılan panoromasıyla, İstanbul’u izleyebileceğiniz en güzel noktalardan biridir.

Cihangir semti adını, Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan’ın oğlu olan Şehzade Cihangir’den alır. Kanuni Sultan Süleyman, oğlu Cihangir’in ölümünden sonra çok üzülmüştür. Zaten diğer oğlu Şehzade Mustafa’yı öldürtmesinden dolayı pişmanlık duymaktadır. Üstüne Cihangir’i de kaybedince kahrolur ve genç yaşta kaybettiği oğlunun anısına, denizden fırlamış kayalık görüntüsü veren bu bölgeye, bir cami yaptırır. Mimar Sinan tarafından inşaa edilen camiye, Şehzade Cihangir Camii(http://www.degisti.com/index.php/archives/4653)adı verilir ve caminin etrafında gelişen bölge, zamanla Cihangir ismini alır.

Read More

Nordstern Hanı

Nordstern Hanı, Karaköy’de, Voyvoda Caddesi’nin (http://www.degisti.com/index.php/archives/10356) meydanı kestiği köşede yer alır.  1889 yılında Rafael Salamon Kamondo tarafından yaptırıldığı söylenen hanın, eski İtalyan Sefarethanesi’ne ve Beyoğlu Saint Antoine Kilisesi’ne (http://www.degisti.com/index.php/archives/9360) benzemesi dolayısıyla, ünlü İtalyan Mimar Guilio Mongeri’nin İstanbul’daki ilk binası olabileceği düşünülmektedir.

Beyoğlu Tapu Sicil Müdürlüğü kayıtlarından anlaşıldığına göre 1813’de hanın bugün bulunduğu arsada, Yahudhane ve altında 5 dükkanı olan bir yapı varmış. 1857 tarihli bir belgede ise “Yahudhane arsası ve iki dükkan” diye bir ifadeye rastlanmaktadır, ki bu da bize Yahudhanenin o tarihte olmadığını gösterir. Yine kayıtlardan öğrendiğimize göre 1862’de burada Yosef’e ait tek kapılı bir han ve üç dükkan bulunuyormuş.

Read More