degisti.com

zamanla her şey değişir…

Yeşilköy

Yeşilköy

Yeşilköy ya da eski adıyla Ayastefanos,Yeşilyurt ve Florya mahalleleri arasında yer alan, Bakırköy’ün(http://www.degisti.com/index.php/archives/10865) merkezinin yaklaşık 7 km batısında bulunan mahalledir. Yeşilköy aynı zamanda  Bakırköy’ün sınırı en geniş olan mahallesidir de. Doğu sınırında Yeşilyurt, batı sınırında Florya, güneyinde Marmara Denizi, kuzeyinde ise E-5 Karayolu yer almaktadır.

Ayastefanos adının kökenine dair çeşitli görüşler vardır. Evliya Çelebi’ye göre Ayastefanos adı birçok tarih kitabında özellikle Tevarih-i Ali Osmani de adından uzun uzadıya bahsedilen, İstanbul’un efsanevi kurucusu Madyan oğlu Yanko’nun oğlu Aya İstefan’dan gelmektedir.Yaygın olan görüş ise Ayastefanos adının hristiyan bir azizinin isminden ve onun adına Yeşilköy’de yapılmış ancak günümüze ulaşmamış eski bir kiliseden geldiğidir. Tarihi kaynaklarda Aziz Stephanus olarak geçen bu aziz hristiyanların ilk din kurbanlarından ve diyakoslarından birisidir.

Yeşilköy adı ise semte 1930’da, İstanbul’un idari yapısının yeniden düzenlenmesi sürecinde verilmiştir. Uzun yıllar burada oturmuş ünlü yazarımız Halit Ziya Uşaklıgil‘in teklifi üzerine semtin adı Yeşilköy olarak değişmiştir.

Yeşilköy’ün köklü bir geçmişi vardır. Geç Bizans ve Roma dönemlerinde burada, Marmara kıyısı boyunca burada yazlık saray ve villaların olduğu yazılmaktadır. Evliya Çelebiye göre Araplar, İstanbul’u almak için yaptıkları büyük seferlerin üçüncüsünde İstanbul u alamayıp dönerlerken Yeşilköy’ü de tahrip etmişlerdir. IV Haçlı Seferleri sırasında da Latin orduları İstanbul u almadan önce 23 Haziran 1203 tarihinde karargahlarını Yeşilköy civarında kurmuşlar, donanmalarını da Yeşilköy açıklarına demirlemişlerdir.

Yeşilköy İstanbul’un Fethinden önce Türk topraklarına katılmıştır. Osmanlı döneminde küçük bir  Rum köyü olan Ayastefanos, Sultan II.Mehmet’in kuvvetleri tarafından İstanbul’un kuşatmasına bir hazırlık olarak, bölgedeki başka yerleşmelerle birlikte Şubat 1453’de Osmanlı topraklarına katılmıştır. Bazı tarihçilere göre Fatih; Yeşilköy-Zeytinburnu önlerinde cereyan eden Ayastefanos deniz savaşını, Yeşilköy burnunda atını denize sürmek suretiyle cesaretlendirmiştir.

Yeşilköy’ün XVIII.yüzyıldaki durumunu anlatan ait ilginç bir bilgiyi, İstanbul Efendi’sinin 1726 tarihli ve 24 sayılı hükmünden öğreniyoruz. Hükümde bazı kişilerin tekne ile satın aldıkları kömürü Yeşilköy’de mahzenlere koydukları ve buradan develere yükleyip İstanbul’a götürerek “Istranca Kömürü” diye sattıkları belirtilmektedir. 19. yüzyılın başlarından itibaren Yeşilköy, sayıları gittikçe artan ve İstanbul’u konu alan seyahatnamelerin pek çoğunda şirin evleri, bahçeleri ve konumuyla güzel bir sahil kasabası olarak karşımıza çıkar. Osmanlı tarihi hakkında yazdığı birçok eserle tanınan Hammer, 1822’de Peşte’de yayınlanan 2 ciltlik “İstanbul ve Boğaziçi” adlı kitabında Yeşilköy’den bahsetmekte, Yeşilköy’ün bir sayfiye yeri olmasından dolayı burada pekçok köşkün bulunduğunu ve 20-30 yıldan beri burada oturan, saray doktoru Lorenzo Voccidi’nin  deniz kıyısında bahçeli bir villası olduğunu yazmaktadır. Bu yüzyılda İstanbul’da bulunan önemli bir Amerikan siması David Porter, 1835’de New York’da yazdığı “Constantinople and its Enviros” adlı eserindeki mektupların bir çoğunu Yeşilköy’den yazmıştır. 1855’de Paris’te yayınlanan “Voyage a Constantinople” adlı gezi anılarında Boucher de Perthes, Yeşilköy’den harikulade görünümü olan bir köy olarak söz etmekte; Yeşilköy’den İstanbul’a uzanan sahil şeridinde devlete ait büyük binalar, cephanelikler, kışlalar ve bahçe içinde evler gördüğünü yazmaktadır. Fyler Towsend, 1850’de Londra’da yayınlanan “Cruise on the Bosphorus” adlı eserinde, Yeşilköy sahilleri boyunca uzanan tebeşir kayalarından ve köyün şirin beyaz evlerinden bahsetmektedir.

19. yüzyılın ikinci yarısına kadar, gezme, dinlenme ve av yapma amacıyla gelinen ve oldukça uzak kabul edilen Yeşilköy, bu yüzyılın ortalarından itibaren canlanmaya başlamıştır. 1852 başlarında Boğaz’dan Yeşilköy’e düzenli vapur seferleri konmuş, 1870 yılında demiryolu çalışmaya başlamış ve bir istasyon binası kurulmuştur. Ulaşım imkanlarının bu gelişimi sonucunda, buraya yerleşenlerin sayısı artarken, günü birlik eğlenmeye gelenlerin sayısında da büyük bir artış gözlenmiştir.

II Mahmut ve daha sonra Sultan Abdülmecit  bir çok kez dinlenmek ve İmparatorluk tesislerini gezmek amacı ile Yeşilköy ‘e gelmişlerdir. Buraya gediklerinde Barutcubaşı Konağı’nda kalmışlardır. 1877 –78 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası buraya Rusların gelmesi üzerine dünya basınındaki çeşitli yayınlarda yer alan pek çok resminden yakından tanıdığımız bu muhteşem konak, 1950 lere kadar büyük bir bölümü ile ayakta iken yıktırılmış, konağa bağlı sağlam kalan tek bölümü ise 1976 yılında yanmıştır. Sultan Abdülmecit 1842 yılında Yeşilköy de bugün Bezm-i Alem Cami olan yerin köşesinde, mermerden güzel bir çeşme yaptırmıştır. Yeşilköy tarihi açısından önem taşıyan ve daha önce iki defa yapıldığı halde yanarak harap olan Rum Kilisesi 1845 yılında Barutcubaşı zade Boğos Bey tarafından yeniden kagir bir yapı olarak yaptırılmıştır.

Türkiye de ilk Ziraat okulu, Yeşilköy civarında, Ayamama deresi kıyısında uzanan verimli arazide 1847 yılında kurulmuş, açıldıktan 4 yıl sonra ise kapatılmıştır. Yeşilköy tarihinde yer alan en önemli olay, Osmanlı tarihinde  ‘’Ayastafanos Muaedesi ‘’ olarak anılan antlaşmanın 3 Mart 1878’de burada imzalanmış olmasıdır. Tarihte ‘’Doksan üç Harbi ‘’ olarak bilinen 1877-78 Türk-Rus savaşı sonunda bugünkü Yeşilköy de Osmanlı ve Rus elçileri arasında imzalanan bu antlaşmanın yapıldığı sahildeki bina daha sonra yıkılmıştır.

1895 yılında, Rus ordusu kente yaklaştığı “93 Harbi”nin (1877-1878) nişanesi olarak, İstanbul yakınındaki Yeşilköy’de  Galataria’da, taştan ve son derece sağlam, üç platformlu bir anıt dikmişlerdir. Osmanlı-Rus Savaşı’nda ölen Rus askerlerinin hatırasına inşaa edilen anıt, Osmanlı toplumu için “93 Harbi” yenilgisinin bir simgesi olarak görülmüş; bu nedenle de I. Dünya Savaşı’na bir oldu-bitti ile girildiği dönemde, 14 Kasım 1914’de törenle yıkılmıştır.

Rusların Yeşilköy’e gelmesi ve Ayastefanos antlaşmasının burada yapılması 19. yüzyılın son çeyreğinde semtin adını sık sık duyulur hale getirmiştir. Bu dönemde batı basınının tüm ilgisi bu kasabaya yönelmiş, birçok yayın organında Yeşilköy ile ilgili yazılar ve gravürler yayınlanmıştır.

Yeşilköy, konumu itibari ile savaş zamanlarında çoğunlukla bir kamp yeri olarak kullanılmıştır. Balkan Savaşı’nın patlak vermesi ile yeniden bir askeri kamp haline gelen Yeşilköy, sonraları çok daha korkunç bir kampa dönüşür. Köydeki askerler arasında salgın hastalıklar yayılmıştır. Bölgede yaşayan halkın çoğu kaçmış ve hasta askerlerin toplandığı kolera kampları oluşmuştur. Vatan savunması için evlerinden ayrılan askerlerimiz, daha düşman karşısına bile çıkamadan burada kolera, dizanteri gibi salgın hastalıkların pençesinde can vermişlerdir. Balkan savaşı yıllarında yaşanan, imkansızlıkların ve yoksulluğun getirdiği bu felaket, Yeşilköy tarihinin en kara sayfalarından birini oluşturması açısından önemlidir.

Yeşilköy’ün Türk havacılık tarihinde ayrı bir yeri ve önemi vardır. 20.yüzyılın başlarında, Harbiye Nazırı olan Mahmut Şevket Paşa’nın girişimleriyle, orduya balon ve uçak sağlanması ve bunlar için gereken tesislerin kurulması çalışmalarına başlanmış, bunun yanında ” Kitaatı Fenniye ve Mevakii Müstahkeme Müfettişi Umumiliği ” nin ikinci bir şubesi olarak da bir hava komisyonu kurulmuştur. 1 Haziran 1911de kurulan bu çekirdek teşkilat Türk Silahlı Kuvvetler tarihinde, Hava Kuvvetlerinin temeli sayılmaktadır. Yapılan çalışmalar sonucu bugünkü Yeşilköy Havaalanı’nın kuzey sınırına yakın bir yerde, 1912’nin Ocak ayında iki hangar ve bir meydan yapılarak havacılık  tarihinde ilk önemli adım atılır. Daha sonra bu hangarlar ve meydan, bazı ekler yapılarak 3 Temmuz 1912’de Yeşilköy Hava Mektebi olarak hizmete girmiştir. Ayrıca 1914’de deniz pilotu yetiştirmek üzere Bahriye Nezareti’ne bağlı “Deniz Hava Okulu” Yeşilköy’deki deniz fenerinin yakınında bir yerde eğitime başlamıştır. Daha sonra Türk havacılığının doğup büyüdüğü yer olan Yeşilyurt’da, 21 Temmuz 1967′ de Hava Harp Okulu açılmış, 1985 yılında da Havacılık Müzesi hizmete girmiştir.

Türkiye’nin en büyük ve ilk uluslararası havalimanı olan Atatürk Havalimanı da 1 Ağustos 1953’ de Yeşilköy’de açılmıştır. Yeşilköy Burnu üzerinde bulunan Ayastefanos  Feneri yani Yeşilköy Feneri,semtle özdeşleşmiş bir yapıdır. İstanbul’un deniz trafiğindeki emniyeti sağlamak amacıyla Abdülmecit’in isteğiyle Fransız mühendisler tarafından 1856’da taş kule şeklinde yapılan fener, İstanbul’un ilk fenerlerinden biridir.

Yeşilköy, son 30-35 yıl içinde yaşanan hızlı yapılaşma sonunda, İstanbul’un önemli ve değerli yerleşim merkezlerinden biri olmuştur. İstanbul’un ilk beş yıldızlı otellerinden Çınar Oteli ve Polat Renassaince Yeşilköy’de bulunmaktadırlar. Yeşilköy Marina bugün İstanbul’un en büyük yat limanlarından biridir.  Atatürk Hava Limanı’nın hemen karşısında bulunan CNR & Expo Fuar Merkezi,  düzenlenen organizasyonlarla milyonlarca kişiye fuar hizmeti vermektedir.  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Linkler:

http://www.yesilkoyum.com

Adminden Not: Yukarıda linkini verdiğim siteyi hazırlayanları gerçekten tebrik etmek istiyorum. Oldukça emek verilmiş bir site.

Paylaşmak ister misiniz ?

Admin

Website:

4 comments

FIKRET BÖRE

“YESILKÖY PANSIYONLU ILKOKULUNUN” 2. sinifina yazildim. Leyliydim! Geceleri annemi özler aglardim. Yatakhane SURVEILLEUZU bn Ögretmen gelir, beni kollarinin arasina alir, gögsune bara “Aglama evladim aglama” derdi! YIL 1952

filiz muldur

1976 senesinden 2006 senesine kadar yesilkoy andelip sokakta oturduk. Yesilkoyun sakin ve en guzel zamanını akrabamızdan ayırt etmedigimiz ermeni ve turk komsularımızla gecirdik . Cok sevdigimiz ermeni Seta ve Armine hanımı malesef kaybettik.Yesilkoy bize evlatlarımız kadar sevdigimiz Rıfkı -Perihan ciftini ve cocuklarını verdi.Kıymetli dostum Ruveyde hanım,Yıldız,Nebahat,Nezahat,Adrik,Beco,Nadya ,Hatice hanım,Necati bey,Yesim ,Yeliz gibi hayatımız muddetince unutmayacagımız dostlar edindigimiz guzel Yesilkoydeki anılarımız her zaman taze kalacak.Kızımın dedigi gibi Yesilkoyun tatlı komsuları her zaman anımızda aklımızda.

petro prifti

1957-1965 yesilyut feneri cad otururduk tam tren koprusunun karsisinda pazar de bebe vilasinin tam karsisi
en guzel gunlerimizi arkadaslarimla orda gecti

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir