Yıldız Sarayı – 1
Beşiktaş(http://www.degisti.com/index.php/archives/2589) Yıldız’da yer alan Yıldız Sarayı, sahilden kuzeybatıya doğru yükselip sırt çizgisine kadar tüm yamacı kaplayan ve yaklaşık 500.000m 2 yüzölçümlü bir bahçe ve koruluk içine yerleşmiş köşklerden, yönetim, koruma, servis yapılarından ve parklardan oluşan bir komplekstir.
Uzun bir zaman dilimi içinde inşaa edilmiş olan saray, Osmanlı saray komplekslerinin sonuncusudur. Kanuni Sultan Süleyman döneminden (1520-1566) itibaren padişahlar tarafindan av sahası olarak kullanılan ve Hazine-i Hassa’ya kayıtlı olan bu araziye ilk kasrı I. Ahmet Han yaptırmıştır. 19. yüzyılın başında ise III.Selim Han’ın annesi Mihrişah Valide Sultan için tepede yaptırdığı ve bugün olmayan kasır inşaa edilmiştir. 1834’de II.Mahmut aynı tepeye küçük bir köşk yaptırmış ve “Yıldız” adı verilen bu köşkten sonra saray ve semt aynı adla anılmaya başlanmıştır. Abdülmecit Han döneminde(1839-1861) burada “Kasr-ı Dilküşa” denilen yeni bir köşk daha inşaa edildiği bilinmektedir. Genellikle yaz aylarında Yıldız Köşkü’nde oturan Abdülaziz Han ise önce Büyük Mabeyn Köşkü’nü daha sonra da Malta Köşkü, Çadır Köşkü ve Çit Kasrı’nı yaptırmıştır.
Sarayda asıl yapılaşma II. Abdülhamit Han döneminde(1876-1909) başlamış ve buraya Yıldız Saray-ı Hümayunu adı verilmiştir. Bu dönemde saray, padişahın özel yaşamına ait mekanlarla birlikte, resmi görevlilere tahsis edilen binaları, tamirhane/marangozhane gibi atölyeleri, tiyatro, kitaplık, müze gibi kültür ve sanat yapılarını da kapsamaktadır. Sarayın bu yıllarda edindiği karakteristik çizgiler, bazı eklemelere hatta yangınlara rağmen fazla değişmemiştir. Dolmabahçe Sarayı (http://www.degisti.com/index.php/archives/416) ve Çırağan Sarayı’nın (http://www.degisti.com/index.php/archives/6476) yeni oluşları, burada büyük boyutlu saray yapımını gereksiz kılmış, bu nedenle köşk ve pavyon biçiminde küçük boyutlu yapılaşmaya gidilmiştir. Sonunda da Topkapı Sarayı’ndakine(http://www.degisti.com/index.php/archives/956) benzer bir yerleşme ortaya çıkmıştır.
Saray yapılarında görülen üslup çeşitliliği bize bu kompleksde çok sayıda mimarın çalıştığını düşündürmektedir. Saraya katkısı belgelenmiş olan mimarlar; Sarkis ve Agop Balyan ile Raimondo d’Aranco’dur. Henüz belgelenmemiş olmasına rağmen Garabet Balyan, Vasilaki, İoannidis ve A.Vallaury’nin de adları geçmektedir. Balyanlar tarafından tasarlanan yapılar; Büyük Mabeyn, Şale Köşkü’nün ilk bölümü, Küçük Şale Köşkü, Malta Köşkü ve Çadır Köşkü’dür. Kış bahçeleri, seralar, Yaveran Köşkü, Nöbetçi Pavyonu, Harem Köşkü, Şale Köşkü’nün(http://www.degisti.com/index.php/archives/4777)kuzey ekleri ve yenilenmesi, tiyatro, sergi binası ise R. d’Aranco imzalıdır.
Zaman zaman yıkılanlar, yananlar ve yeniden yapılanlarla sayıları 100’e yaklaşan köşk, kasır ve diğer binalar, Abdülaziz Han, özellikle de II.Abdülhamit Han dönemindeki satın almalarla iyice genişlemiş olan arazinin, kuzeybatı kesiminde yoğunlaşmıştır. Geri kalan alanlarsa park olarak bırakılmıştır. Kuzeyde toplanmış olan binalar, kuzey-güney doğrultusunu eksen alan, art arda ve birbirine yakın diziler halinde, arazinin eğim çizgilerini izleyen bir yerleşme düzeni göstermektedir. Sadece birkaç yapı, bu doğrultuya dik olarak doğu-batı ekseni üzerinde inşaa edilmiştir. Yapıların üslup ve biçim olarak birbirlerinden farklı oluşları, işlevlerinin çeşitliliği, her işleve ayrı bina, hemen her kişiye ayrı bir köşk veya pavyon yapılmış olması, hatta hayata geçirilemeyen demiryolu projesi, buranın kendi döneminde de saraydan farklı bir ortam olarak kavranıp yaşandığına işaret etmektedir.
Koruma amaçlı yapıları ve kışlaları dışında, yapı aralarını boşluk bırakmadan kapatan, kalın ve yüksek duvarlarla çevrili olan saray, içeride de, padişaha ve hareme ait yapıları ve hasbahçeyi çevreleyen ikinci bir duvara daha sahiptir. Sarayın duvarlarla çevirili resmi ve özel bölümlerine beş kapıdan girilmektedir. Bunlar; Koltuk Kapısı, Saltanat Kapısı, Valide Kapısı, Harem İç kapısı ve Mecidiye Kapısı’dır.
Yıldız Sarayı’nın park kesimi de yapıları kadar ilgi çekici düzenleme ve tasarım özelliklerine sahiptir. Yabancı uzmanların ve Türk bahçıvanların birlikte çalışmalarıyla düzenlenen bahçelerde hakim olan anlayış; arazinin eğimli olmasına da bağlı olarak pitoreks görünümü tasarımın ana çizgisi olarak ele alan, eklektik bir anlayıştır. Padişahın ve hareminin kullandığı yapıların çevresindeki bir bölüm, romantik-pitoreks üslupta hasbahçe olarak, geri kalan kısım ise romantik İngiliz bahçesi çizgisinde dış bahçe olarak düzenlenmiştir. Hasbahçenin ana motifi; ortasında bir adacık bulunan yapay göldür.
Büyük Mabeyn Köşkü: Sarayın en ihtişamlı köşküdür. Abdülaziz Han tarafindan 1865-1866 yılları arasında Balyan Ailesi’ne, tepenin en yüksek noktasına yaptırılmıştır. Köşkün dış cephesi, yivli ve kompozit başlıklar, sütunlar, konsollu ve dilimli arşitravlarla bezenmiştir. Yapının birbirine dik aksları üzerinde yer alan mekanların pencereleri yarım daire kemerli, buna dört köşede bağlanan oda ve salonların pencereleri ise basık kemerlidir. Basık kemerler, üzengilerinde birbirine bağlanarak, aks aralarında bütünlenen bir motif oluşturmaktadır.
Köşkün planı, İstanbul sahilsaraylarında ve Dolmabahçe Sarayı’nda daha önce kullanılmış ve anıtsal boyutlarda denenmiş merkezi sofalı ve eyvanlı bilinen klasik şemanın yalın bir veryantıdır. Birbirini dik kesen iki eksen üstünde simetrik bir kurguya sahip tasarımda, güney-kuzey doğrultusundaki uzun eksen üzerinde havuzlu divanhane, sofa ve merdiven holü, kısa eksen üzerinde ise eyvanlar ve onların açıldığı sofa bulunmaktadır. Yapı, alt kattaki havuzlu divanhanesi ve ikinci kata çıkan kristal trabzanlı merdivenleriyle ünlüdür. Divanhane, geleneksel Osmanlı mimarisinde ama daha süslü, mermer sebilleri ve ince kolon çiftleriyle ayrılmış çıkmaları olan oryantalist bir tasarıma sahiptir.
Plevne Savaşı Komutanı Gazi Osman Paşa da bu binada Mabeyn Müşiri olarak görev yapmıştır. Padişah II. Abdülhamit döneminde (1876-1909) devletin yönetim binası olan köşk, gerek Osmanlı döneminde gerekse Cumhuriyet’in ilanından sonra önemli davet ve ziyafetler için kullanılmıştır.
Büyük Mabeyn’in önündeki dikdörtgen biçimli formel bahçenin kuzeyini Çit Kasrı, doğusunu ise Yaveran Dairesi sınırlamaktadır.
Çit Kasrı: İnce uzun, dikdörtgen planlı, kagir bir yapıdır. Koltuk Kapısı’ndan, Büyük Mabeyn bahçesinden ve harem kanadından olmak üzere üç girişi vardır. Diplomatik personelin ve elçilerin kabulü için inşaa edilen yapı, iç içe geçilen bir dizi oda ile bir salondan müteşekkildir. İddiasız ama aynı zamanda Büyük Mabeyn’in özenli tasarımını tamamlayan bir binadır.
Yaveran Dairesi: Harem Kapısı yanındaki nöbetçi pavyonu ile beraber d’Aronco tarafından tasarlanmıştır. Ahşap iki katlı yapı, bağımsız girişleri olan beş daireden oluşan, ince, uzun, dikdörtgen bir kitleye sahiptir. Ajurlu ahşap pencere süslemeleri ve saçaklarıyla resmi bir yapıdan çok şale tarzı sivil bir yapıyı andırmaktadır.
Silahhane Köşkü: Yüksek ve tek kat üzerine başlayan yapı, arazinin eğiminden dolayı güney yarısında iki katlıdır. Cephede, korentiyen sütun çiftlerinden oluşan dörtlü gruplar görülür. İnce ve yüksek kolonlarla üçe ayrılmış olan dikdörtgen planlı iç mekan, ortada yüksek bir tonozla örtülmüştür.
Bahçenin güney kesiminde saray kitaplığı ve rasathane yer alır. Yıldız Kitaplığı, imparatorlukla ilgili birçok dilde yayınları, el yazmaları ve 20.y.y başında imparatorluğu belgeleyen fotoğraf koleksiyonu ile ünlüdür.
Hünkar Dairesi: Valide Sultan Köşkü veya Hünkar Sofası adlarıyla da bilinmektedir. İki katlı ve kısmen kagir bir yapıdır.
Küçük Mabeyn Köşkü: II. Abdülhamit Han tarafından 1901 yılında çalışma ve dinlenme köşkü olarak inşaa ettirilmiştir. Kesin olarak bilinmemekle beraber mimarı R. d’Aronco olarak tahmin edilmektedir. İki katlı bu yapının “Kış Bahçesi” adıyla bilinen bir de çatı katı vardır. Yapı artık geleneksel şemaların kullanılmadığı bir dönemi yansıtmaktadır. Dikdörtgen bir plana oturan ve bir koridor üzerine açılan oda ve salonlardan oluşan yalın bir tasarıma sahiptir. Çiçek dallarından oluşmuş bir korkuluğu olan art nouveau tarzındaki merdiveni, Bonet imzalı vitraylı pencereleri, salonlarında beyaz üzerine yaldızla işlenmiş geç rokoko bezemeleri, tavandaki ve tavan eteğindeki peyzaj resimleri ile dikkat çekicidir.
Arşivlerdeki fotoğraflarda, sonradan eklendiği sanılan üçüncü katta, art nouveau üslubunda bir kitaplık bulunduğu görülmektedir. Benzer biçimde, binanın kuzey kısmına yine okuma odası olarak kullanıldığı düşünülen art nouveau tarzında bir salon eklenmiştir. Pencerelerinde, parmaklıklarda, kat kornişlerinde, saçak parapetinde vb gibi cephe öğelerinde daha çok Viyana ekolüne bağlı geometrik bir stilizasyon görülür.
II. Abdülhamit’e tahttan indirildiği haberi bu köşkte verilmiştir. Vahdettin de Dolmabahçe Sarayı’ndaki ikametinden sonra Yıldız Sarayı’na yerleşmiş, mütareke döneminde görüşmelerini burada yapmıştır. Mustafa Kemal Atatürk Samsun’a gitmeden önce 15 Mayıs 1919’da, Vahdettin ile son kez bu köşkte görüşmüştür.
Küçük Mabeyn’in tam karşısında yine d’Aronco tarafından tasarlanmış, 1895-1896 tarihli küçük bir limonluk bulunmaktadır. Yapı dökme demirden, neobarok tarzında “L” planlıdır. Rokoko bezemeli limonluğun, kolları yarım beşik tonozlu, köşe mekanı ise dilimli kubbeli ve dökme demir strüktür üzerine camla örtülüdür.
Küçük Mabeyn Hamamı: Küçük Mabeyn Köşkü’ne geçitle bağlanan bu hamam, yanan Kaskat Köşkü’nün yerine yaptırılmıştır. Hamamın “sıcaklık” ve “ılıklık” bölümleri ile bir de şömineli dinlenme odası bulunmaktadır.
Kaynakça:
Batur, Afife, ”Yıldız Sarayı”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, İstanbul 1994, s.520-526
yildizpalace.com
wikipedia.org
Leave a Reply