degisti.com

zamanla her şey değişir…

Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı

Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı

amcazade_huseyin_pasa_yalisi

Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı Anadoluhisarı‘nın(http://www.degisti.com/index.php/archives/15495) biraz kuzeyinde, Körfez Caddesi üzerinde yer alır. Köprülü ailesinden Sadrazam Amcazade Hüseyin Paşa için 1699’da, II.Mustafa Han zamanında inşaa edilmiştir. İstanbul Boğazı’nın(http://www.degisti.com/index.php/archives/511)en eski yalısı olan yapı, banisinden dolayı “Köprülü Yalısı”, renginden dolayı “Kırmızı Yalı”, zamanla harap olan divanhanesinin sağlama alınması için deniz tarafına çakılan servi direklerinden dolayı ”Direkli Yalı” ayrıca “Meşruta Yalı” olarak da bilinmektedir. Yalının maalesef sadece selamlık bölümünün divanhanesi, mutfağı, havuzu ve iki hamamı nispeten sağlam bir şekilde günümüze ulaşabilmiştir.

1697-1702 yılları arasında sadrazamlık yapan ve Yeğen, Sarhoş, Mevlevi lakaplarıyla bilinen Hüseyin Paşa, Köprülü Mehmet Paşa’nın yeğeni ve Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşa’nın amcasıdır, ki “Amcazade” lakabı buradan gelmektedir.

amcazade_huseyin_pasa_yalisi_

Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı, eski Türk evlerinin özelliklerini gerçeğe uygun şekilde yansıtan bir yapıdır. Klasik Türk sivil mimarisi ve süsleme sanatının günümüze gelebilen son örneklerinden birisi olması sebebiyle yalı, Boğaziçi’nin korunmaya değer en kıymetli yalılarından biridir. Selamlık ve harem bölümlerinden müteşekkil yalının harem bölümü, 1893 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Balkanlar’dan gelen muhacirlere ev sahipliği yapmış, bu esnada iyice tahrip edilmiş, sonrasında da bir yangın sonucunda ortadan kalkmıştır. Selamlığın 70–80 m. kadar güneyinde yer alan haremin, iki katlı, iki büyük sofalı, on beş, yirmi odalı olduğu düşünülmektedir. Harem ve selamlık bölümleri arasında bir bahçe olduğu ve selamlık divanhanesinden çıkan bir yolun Zarifi Paşa(http://www.degisti.com/index.php/archives/8689)ve Esat Bey yalılarının altından geçerek hareme kadar ulaştığı bilinmektedir.

Yalının deniz üzerine çıkmalarla, direklerle uzanan, ters T planlı selamlık bölümü divanhanesi, 1650–1750 yıllarında Boğaziçi’nde yapılan birçok yalıya da örnek olmuştur. Üç tarafı denizlerle çevrili yapının, arka duvarı hariç diğer duvarları neredeyse pencerelerden meydana gelmektedir. Duvarlar altın yaldızlı pano ve nakışlarla bir çiçek bahçesi gibi tezyin edilmiş, pencere pervazları, kapı ve dolap kapakları fildişi bağ kakmalardan yapılmıştır. Divanhanenin üzeri Osmanlı ağaç işçiliğinin, en güzel örneklerinden olan ahşap bir kubbe ile örtülüdür. Kubbe dışında kalan bölümler tekne tavanlarla örtülmüş, bunları geometrik şekilde ağaç işleri, mukarnaslar ve sarkma topuzlar tamamlamıştır. Ahşap kubbenin altında yekpare mermerden oyulmuş bir havuz yer alır.

Yalı bir süre hariciye köşkü gibi kullanılmış; III. Ahmet Han’ın veziriazamı Damat İbrahim Paşa, yabancı elçileri burada kabul etmiştir. Ayrıca yalıda Karlofça Antlaşması nedeni ile Avusturya elçisine muhteşem bir ziyafet verilmiştir, ki bu ziyafet o zamanın İstanbul’u için son derece önemli bir olay olmuştur.

amcazade_huseyin_pasa_yalisi (2)

Behçet Ünsal yalıyla ilgili olarak “Bu Meşruta Yalı, aşıboyalı rengi nedeniyle, Kırmızı Yalı diye de anılır, Köprülü Yalısı da denilir. Bugüne yalnız selamlık bölümünün kabul salonu (Divanhane) kalmıştır. Tavan Rölevesi: Şimdiye kadar bu yalının daha çok süslemeleri üzerinde durulmuştur. Oysa planın eyvanlı şekli ile ve bunun cephelere intikali ile çok daha dikkate değer bir mimarisi vardır. Divanhane’de havuzlu orta mekana açılan üç eyvan, üçlü yonca yaprağı çizimli bir plan gözlenmektedir. Her biri döşemeden bir kademe ile yükselen eyvan girintileri üç taraftan sedirler ve pencerelerle kuşatılmıştır.Türk mimarisinde görülen Orta Asya kaynaklı eyvanlı plan kompozisyonu Anadolu ‘dan girip Bursa ‘dan geçerek Boğaziçi’nde de görülen bu düzenleme böylece tarih içinden ve çok eski bir geçmişten geliyor, bu nedenle de önem arz ediyor. Salona bir taşlıktan geçilerek, geniş kapıdan girilmekte idi. Girişin sağ ve solunda yerli dolapları ve solda baş odaya geçit veren ikinci bir kapısı vardı. Bu planın esas tüm şekli ile harem ve müştemilat yapılan restitüsyon durum planında belirtilmiş bulunuyor. Fasadlar ise geleneği aşan bir yeni görüntü arz etmektedir. Bir kere dikey sıra pencereler yatay şerit pencere şekline dönüşmüştür ve pencere tepeleri dolu bırakılmıştır. Böylece hem denize çepeçevre açılmış salon, hem yakıcı öğle güneşine kapalı tutulmuş olmakladır. Bu aynı zamanda doluluk-boşluk uygulaması ile cephelerde bir kontrast sanat uygulaması da olmaktadır, sonra da cephe kaplamasında yalı baskısının yerini alan lambalı ve dikey pasah arkatürler ile fasadı tek düzeliğe dikey çizgileri ile zıddına bir güzellik (kontrast) oluşturuyor. Dış mimarinin bu sadeliğe karşın iç mimaride, birazda fazla yüklü, çiçekli zengin ve rengin süsleme sanatına yer verilmiştir. Bu da Türk mimarisinin esas espiri ve ilkesine uygun düşmüştür. Burada G.Fossati (1809-1883)nin, İstanbul’da iken, yaptığı bir tasarımında yabancılaştırma ve çizim hataları ile yalı salonunun karakteri değişik bir biçime sokulmuştur. XVII. yüzyıl sonunun bu fasadındaki pencere tipini ancak XX.yüzyıl modern batı mimarlarının yapıtlarında bulabilirsiniz. Klasik Türk sahil mimarisinin bize kalan bu yadigârı Türk sivil mimarisinin emsalsiz bir örneğidir. Çevresine ve fonksiyonuna göre malzeme ve form uygulayan bir mimari; asıl sanat işte budur. Bu sahil evi Wrigbl’in (Amerikalı mimar) yapıtı Şelale evini (1936) hatırlatıyor; malzeme ve biçim farklı ama su üstüne çıkış espirisi aynı. Ne yazık Amucazade Hüseyin Paşa yalısının mimarını bilemiyoruz.” demiştir.

amcazade_huseyin_pasa_yalisi_4_Nisan_2012

XIX. yüzyıl sonu, XX. yüzyıl başlarında kendi haline terk edilen yalının divanhanesi, sahip olduğu tarihi özellik ve sanatsal güzellikten dolayı, 1910 yılında İstanbul’a gelen Pierre Loti’nin de dikkatini çekmiştir. İlk kez, Türkiye Anıtlarının Korunmasına Yardım Derneği tarafından 1947 yılında onarılan yalı, ardından Milli Eğitim Bakanlığı yönetimindeki Topkapı Sarayı Müzesi’nce(http://www.degisti.com/index.php/archives/956) onarılmıştır. Y.Mimar Cahide Tamer tarafından yapılan bu onarımda yalının temelleri sağlamlaştırılmışsa da içeriye akan yağmurlar, rutubete, bezemelerde yer yer dökülmelere ve ağaç işlerinde bozulmalara neden olmuştur. 1953-54 yılları arasında yıkılmasını önlemek amacıyla kısmen onarılan sahilhane, 1971-72 arasında Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu tarafından, 1977-78 arasında ise T.A.Ç Vakfı tarafından tamir edilmiştir. 2004-2005 yılları arasında bir onarım daha gören divanhane, bütün bu kısmi onarımlara rağmen kurtarılamamıştır. 2007 yılında Ağaoğlu tarafından restore et – işlet – devret modeliyle 25 yıllığına kiralanan Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı’nın, yıl 2015 olmasına rağmen hala restorasyonuna başlanmamıştır.

amcazade_huseyin_pasa_yalisi_12_Nisan_2013

 

Kaynakça:

O.Erdenen, Boğaziçi Sahilhaneleri I Anadolu Yakası, Kültür A.Ş, İstanbul 2006, s.33-41

www.academia.edu

Paylaşmak ister misiniz ?

Admin

Website:

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir