degisti.com

zamanla her şey değişir…

Arnavutköy

Arnavutköy

İstanbul Boğazı’nın(http://www.degisti.com/index.php/archives/511) Avrupa yakasında yer alan Arnavutköy, Kuruçeşme ile Bebek(http://www.degisti.com/index.php/archives/285) arasında yer alır. Günümüzde Beşiktaş ilçesine bağlı olan semt,Osmanlı İmparatorluğu döneminde idari yönden Galata Kadılığı’na bağlı idi.

Eski bir Rum köyü olan yerleşme, Antik çağda Hestai (bölgede yer alan kireç ocaklarından dolayı bu isim verilmiş),Bizans döneminde Promotos(M.S.3. y.y.da Roma imparatoru Promotos burada bir villa yaptırdığı için bu isim verilmiş),daha sonraki yıllarda Anaplous ismini almıştır.

Bölge, Osmanlı döneminde Rumlarca Megali Revmatu (Büyük Akıntı) olarak da anılırdı. Köyün Arnavutköy adını hangi nedenle ve ne zaman aldığı kesinlikle bilinmemektedir. Bir rivayete göre Fatih Sultan Mehmet Arnavutluk’a egemen olmasından sonra yöreden getirilen Arnavutları bu semte yerleştirmiştir. Arnavutların o zamanlar bakımsız, harap ve yarı metruk olan bu sahile yerleştirilmesinin tarihi olarak 1468 verilmektedir. 1540’larda İstanbul’a gelmiş olan Petrus Gyllius, bu civarın üzüm bağlarıyla kaplı olduğunu yazarken, bölgenin adını Arnavutköy olarak anmaz. Buna karşılık 1568’de bostancıbaşıya gönderilmiş bir fermanda, “Bostancıbaşıya hüküm ki, Arnavutköy bağları hassa-i hümâyunum için koru iken bazı kimseler anda şikâr ettikleri işitilmiştir…” denmekte ve halkın buralarda avlanmasının yasaklanması istenmektedir. Bu fermandan anlaşıldığına göre 1568’de bölgenin adı artık Arnavutköy’dür.

 Arnavutköy’ün daha 16. yy’da İstanbul’un en ünlü mesirelerinden olduğu, bağları bahçeleri bulunduğu, tepelerdeki koruların Sultan’ın hasları olduğu, nüfusunun 19. yy’ın ortalarına kadar Rum ve Musevilerden meydana geldiği, uzun süreler bakımlı, güzel, canlı bir Rum köyü olarak kaldığı bilinmektedir. Yerleşimde, 18. ve 19. yy’larda çıkan büyük yangınlarda, bazı yalılar ile yamaçlardaki ve vadideki köşkler hemen hemen tümüyle yanmış; sahilhaneler ve sahilsaraylarla birlikte, köy içlerindeki mahalleler de kül olmuştur. 1887 yangınından sonra Yahudilerin büyük kısmı, Lozan Antlaşması’ndan sonra da Rumlar Arnavutköy’ü terk etmiş, onların yerine Müslümanlar gelmiştir.

 Bir dönem yangınlar, daha yakın dönemde de çarpık yapılaşma ve betonlaşma semtin görünümünü hızla değiştirmiş, 1960’lardan sonra sahil yoluna ve vadi boyuna apartmanlar dikilmeye başlanmıştır. 1980 sonrasında sahil yolunun genişletilmesi sırasında, yalıların önünden kazıklı yol geçirilmiş, yapılaşma daha da hızlanmış,yerleşimdeki arsa ve bina fiyatları artmıştır.

Arnavutköy bugün yalılarıyla, doğasıyla ve tarihiyle, çok sayıdaki restoranları ve kafeleriyle, Boğaz’ın eşsiz güzellikteki semtlerinden biridir.

 

Linkler:

www.besiktastayim.net

Paylaşmak ister misiniz ?

Admin

Website:

One comment

Ersin Süeren

Eski bir Arnavutköylü ve + 75 olarak çok, çok zayıf bir Arnavutköyü anlatımı çok yazık!
Biz ailecek Ortaköy’den Arnavutköy’e 1946’da geldiğimizde Türk nüfüs el parmakları ile sayılacak kadar azdı. Laz vatandaşlar Rumların çilek tarlalarında rençperlik yapardı. Arnavut-köyün Rum nüfus azalması Lozan’la değil 1964 yılından sonra olmuştur. II. Mahmut Mora ve Girit isyanlarından sonra Arnavut-köyün de bu gün bulunan karakolu yaptırtmıştır. II. Abdülhamid’in Arnavut zühaf alay efradının önemli bir kısmı da bu köyde iskan edilmiştir. Bunu hazırlayan kişiler Mareşal Moltke’nin anılarını okumuş veya halihazırda ki Arnavut-köy sitelerine bir göz gezdirmiş olsalardı gerek yazı, gerek eski resim olarak Arnavut-köy bölümünü bu cılızlıktan kurtarabilirlerdi.

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir