Eminönü
İstanbul’un tarihi yarımada olarak bilinen kısmında yer alan Eminönü semti, kuzeyden Haliç(http://www.degisti.com/index.php/archives/5934), güneyden Marmara Denizi, doğudan İstanbul Boğazı(http://www.degisti.com/index.php/archives/511) ve batıdan Fatih ilçesi ile çevrilidir. Osmanlı döneminde Deniz Gümrüğü ve Gümrük Eminliğinin burada bulunması sebebiyle Eminönü adını alan yerleşim, Fatih ilçesiyle birlikte Cumhuriyetin ilk yıllarında İstanbul’un merkezi ilçelerinden biri olmuştur.İlçe olduğu dönemde yüzölçümü bakımından Adalar’ın(http://www.degisti.com/index.php/archives/846) ardından İstanbul’un en küçük ilçesi olan Eminönü,2008 yılında Fatih ilçesine bağlanmıştır.
İstanbul’un Haliç girişinde,şehir kurulduğundan beri var olan limanın, Sirkeci’yle(http://www.degisti.com/index.php/archives/7350) birlikte önemli bir bölümünü Eminönü semti oluşturmaktadır. Şehrin önemli bir merkezi olduğu kadar, dünyanın en önemli limanlarından birinin de merkezi olan bu semt, Unkapanı(http://www.degisti.com/index.php/archives/7159) yolu üzerinde yer alan İstanbul Ticaret Odası’nın binası ile Sirkeci arasındaki sahil şeridi ve onun hemen arkasındaki çarşı bölgesini kapsamaktadır.
Semtin Bizans döneminde “Neorin Kapısı” ile “Porta Drungari”(Odun Kapısı) arasındaki kıyı ve liman bölgesi olduğu kaynaklardan anlaşılmaktadır. X. yüzyıldan sonra Cenevizliler ve Pisalılar başta olmak üzere Latin kolonileri, Eminönü-Sirkeci civarında imtiyazlı bölgeler elde edip,buralara yerleşmişler ve limanda kendi ticaret iskelelerini kurmuşlardır.
Osmanlı döneminde,İstanbul’un hukuki ve idari yapısını oluşturan üç kadılıktan [Eminönü, Eyüp(http://www.degisti.com/index.php/archives/16975), Üsküdar(http://www.degisti.com/index.php/archives/1085)] biri ve en önemlisi olan Eminönü’ne “Belde-i Şahane”denirdi. Semt,Bizans döneminde olduğu gibi, Osmanlı döneminde de şehrin ithal ettiği malların boşaltılıp saklandığı,binlerce denizci ve tüccar ile onlara hizmet verenlerin işlerini gördüğü yoğun bir iş merkezi olmaya devam etmiştir. Bu sebeple Eminönü’nde birçok sayıda han ve çarşı bulunmaktadır.Özellikle meydanı, pek çok yabancı seyyahın gravürlerine konu olan Eminönü’nün değişmesinde Galata Köprüsü’nün(http://www.degisti.com/index.php/archives/6515) rolü büyüktür. Köprünün inşasıyla beraber,eskiden kıyıda oluşan kent mekanı,Galata’ya doğru yönelmiştir. Buharlı gemilerin yapılmaya başlanması, Şirket-i Hayriyye, Sultan Abdülaziz Dönemi’nde demiryolunun Sirkeci’ye gelişi, tünelin yapılması, atlı ve daha sonra da elektrikli tramvaylar, 19.yy. sonunda Galata ve Sirkeci’de yapılan yeni rıhtımlar ve depolar, Dördüncü Vakıf Han,Postane ve Sirkeci Garı’nın(http://www.degisti.com/index.php/archives/6594) inşaası Eminönü’nün görüntüsünü tümüyle değiştirmiştir.
Yerleşimin 19. yüzyıldaki görüntüsü, Cumhuriyetin ilanından sonra özellikle Lütfi Kırdar zamanında (1938-1949) değişmeye başlamıştır. Yeni Camii’nin(http://www.degisti.com/index.php/archives/421) önündeki yapılar, köprü için bilet kesen kulübeler ortadan kaldırılarak Mısır Çarşısı’nın etrafı açılmıştır.
1955-56 yıllarında Unkapanı-Eminönü yolunu açma çalışmaları sırasında balıkçı ve meyhaneleriyle ünlü Balıkpazarı ortadan kalkmıştır. 1957-59’da yapımına başlanan Sirkeci-Florya sahil yolu, Sarayburnu’nu sahilden dolaşarak Sirkeci trafiğinin hafiflemesini sağlamıştır.1960’lardan sonra Sirkeci’deki ucuz otellerin Laleli-Aksaray(http://www.degisti.com/index.php/archives/4600) semtlerine kaymasıyla, semtte ticaret ve iş merkezi niteliği ağır basmıştır. 1984-89 yılları arasındaki Haliç çalışmaları sırasında da,Yemiş İskelesi ve çevresi tamamen ortadan kalkmıştır.
Günümüzde Sirkeci’nin sahil kesiminde Bandırma-Mudanya, İzmir vb. seferleri yapan vapur ve feribot iskelesi ile Sirkeci Garı’nın karşısına gelen yerde Harem-Sirkeci araba vapuru iskelesi yer almaktadır. Galata köprüsünün ayağının doğusunda, Eminönü meydanından Sirkeci’ye doğru şehrin Rumeli yakasını, Anadolu yakasına ve Boğaziçi’ne bağlayan şehir hatları vapur iskeleleri sıralanmıştır. Ayrıca Yeni Camii ile vapur iskeleleri arasında Eminönü tramvay durağı yer almaktadır.
Bizans,Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde kent yaşamında önemli bir merkez olan Eminönü, içinde çok önemli tarihi ve turistik eser barındırmaktadır.
Aya İrini Kilisesi(http://www.degisti.com/index.php/archives/4294), Yerebatan Sarnıcı(http://www.degisti.com/index.php/archives/6152),Topkapı Sarayı(http://www.degisti.com/index.php/archives/956), Süleymaniye Camii(http://www.degisti.com/index.php/archives/6264), Sultanahmet Camii(http://www.degisti.com/index.php/archives/675), Küçük Ayasofya Camii(http://www.degisti.com/index.php/archives/6579), Beyazıt Camii(http://www.degisti.com/index.php/archives/322), Şehzade Camii(http://www.degisti.com/index.php/archives/8417),
Yeni Camii, Nuruosmaniye Camii(http://www.degisti.com/index.php/archives/6112), Laleli Camii(http://www.degisti.com/index.php/archives/1237), Mısır Çarşısı, Kapalıçarşı(http://www.degisti.com/index.php/archives/573), Gülhane Parkı, İstanbul Üniversitesi(http://www.degisti.com/index.php/archives/6231), Ayasofya Müzesi(http://www.degisti.com/index.php/archives/5873), Arkeoloji Müzesi(http://www.degisti.com/index.php/archives/1249) bu yapılardan bazılarıdır.
Kaynakça:
indiana.edu/cushman
Mehmet SARI
1980 li yıllardı. Kayseri Çinkur fabrikasından kamyonla İstanbulun değişik semtlerine çinko taşır, dönüşte boş gelmemek için Eminöüne iner oradaki tellallerden yük alırdık. Esmermi esmer, daha doğrusu siyah bir Emin Ağbi vardı. Bir firmenın ayakcısıydı. Üçbeş sefer ondan yük almıştım, biraz samimi olmuştuk Çok Hoş sohbetti.Bende ona Eminönü’nün Emin Ağbisi diye. Şu sözünü hiç unutmuyorum.
Pöh..Pöhhh Şöföre bak şöföre,
Koyunu satmış, İneği katmış,,
Almış bir fort, bindirmiş hanımı yanına,
Para kazanacakmış..N..!(…..)kazanırsın.. Bağırarak söyler Şoförlerde hep gülüşürlerdi..