Kariye Müzesi
Kariye Müzesi, Edirnekapı’da(http://www.degisti.com/index.php/archives/2760) Avcıbey Mahallesi Kariye Türbesi Sokağı’nda yer alır. Bizans döneminde kilise, fetihden sonra ise cami olarak kullanılmıştır.
Bizans’ın en önemli manastır kiliselerinden biri olan yapı, İmparator I. Konstantinus şehir surlarını inşaa ettirdiğinde sur dışında kaldığı için Grekçe “açık arazi” ve “kent dışı” anlamına gelen “Khora” ismini almıştır. Fetihten sonra da, Osmanlıca’daki “Karye” yani kent dışı anlamına gelen kelime buraya uygun görülmüştür.
Binanın ilk yapılışının IV. üncü yy. ait olduğu iddia edilirse de, bu döneme ait bir buluntu günümüze gelmemiştir. Elimizdeki en erken arkeolojik bulgular VI. y.y. a aittir. Bu da ana apsis’in altındaki temel kalıntılarından anlaşılmaktadır. Günümüze gelmiş olan bina, Komnenoslar dönemine ait iki safha halindedir. Kilise, dört sütun tarafından taşınan küçük, kubbeli, kapalı Yunan haçı planlı bir yapı olup, Kurtarıcı İsa’ya (Soteros) adanmıştır.
1120’ de İsaakios Komnenos, yapıda büyük değişiklikler yapmış; dış duvarları olduğu gibi bırakmış, kubbe ve doğu bölümlerini bütünüyle değiştirmiştir. Bu arada esas mekanda kendisi için bir mezar yeri hazırlatmış, duvarda mozaikle yaptırttığı İsa tasvirinin yanına kendi portresini de eklemiştir. Latinlerin İstanbulu işgali sırasında (1204–1261) büyük zarar gören kilise, Latinlerin şehri terk etmelerinden sonra Sarayın ileri gelenlerinden Theodoros Metokhites tarafından tamir ettirilmiştir. 1321 senesine kadar devam eden çalışmalarda, yapı büyük ölçüde tamir edilmiş, ayrıca güney kısmına paraklesion, kuzey kısmına iki katlı kanat ve batı cephesi önüne bir dış narteks eklenmiştir.
Fetihden sonra uzun süre boş kalan kilise, II. Beyazıt zamanında Sadrazam Atik Ali Paşa tarafından 1495-1511 yılları arasında mihrap ve minare eklenerek camiye çevrilmiştir. 1648 ve 1766 depremlerinde büyük zarar gören kilise, ikinci depremden sonra Mimar İsmail Halife tarafından onarılmıştır. İstanbullu Rum Mimar P. Kuppas’ın yönetiminde 1875’ de yine bir tamir geçiren yapının bu onarımda, batı cephesindeki kemerler hariç diğer kemerlerin üstleri, düz bir mahya hattıyla kesilmiştir. 1894 depreminde minaresi yıkılmış, hemen onarımı yapılmıştır.
1945 yılında müzeye dönüştürülmüş olan Kariye Kilisesi, tipik Bizans yapısıdır. Dışarıdan tuğla duvarlarıyla oldukça sade görünmekle birlikte içi en süslü kiliselerden biridir. Güney cephede uzanan dar uzun tek nefli bir şapel olan parekklesion bir bodrum üzerine yapılmıştır. Üstü kısmen kubbe, diğer kısımları tonozla örtülüdür. Bütün batı cephesi boyunca uzanan dış narteks bugünkü cepheyi oluşturur. Yapının orta mekanını örten kubbe, yüksek kasnaklıdır. Dış cephelerde yuvarlak kemerler, yarım payeler, nişler ve taş tuğla örgü sıraları ile hareketli bir görünüm sağlanmıştır. Doğu cephesi dışa taşkın apsislerle bitmektedir. Orta apsis dıştan yarım kemerli bir payanda ile desteklenmiştir.
Naos, yapının merkezinde yer alır ve pandantifler ile geçilen bir kubbeyle örtülüdür. Naosun doğu uzantısı, sunak masasının yer aldığı bema ya da kutsal mekandır. Bemanın iki yanında pastoforium yer alır. Şükran ayininin hazırlandığı kuzey şapel “prothesis”, giyinme odası olarak kullanılmış güney şapel “diakonikon” olarak adlandırılır. 14. yüzyıldan itibaren diakonikon özel şapel işlevi görmüştür. İki katlı kuzey ek bölüm naosa birleşir. Manastır kütüphanesini barındıran ve naosa bir pencere ile açılan üst katı, büyük olasılıkla kurucunun çalışma mekanıdır.
Batıda mozaiklerle süslü iki geniş narteks yer almaktadır. Özgün planında güneybatı köşesinde bir çan kulesinin yer aldığı dış narteks, kapının bulunduğu revaklı cephesi ile dışa açılır. Nartekslerde mozaikler, mermer kaplamalar ve kabartmalar görünmektedir. Ek şapel konumundaki parekklesion mezar şapeli işlevini görmüştür. Buradaki fresklerin hemen hemen tümü korunmuştur. Parekklesionla naos arasında, tamamlanmamış depo ve muhtemelen keşiş odası olarak kullanılan özel bölümü bağlayan geçit bulunmaktadır. Özel bölüm naosa bir pencere ile açılmaktadır.
Kariye’nin mozaikleri ve freskleri “Başkent Üslubu” dediğimiz Bizans Rönesansı’nın en muhteşem eserleridir. Yapıda, Tevrat ve İncil de geçen bütün olaylar bir birlik içinde işlenmiş, adeta duvarlara resimlerle yazılmıştır 17. yüzyılda mozaiklerin üzerleri sıva ile kapatılmıştır. 1945 senesinde Kariye müze haline getirilince, Amerikan Bizans Enstitüsü 1948 yılında mozaik ve freskleri temizlemeye başlamıştır. Daha sonra Dumbarton Oaks da restorasyon çalışmalarında bulunmuştur. Kültür Bakanlığı’nca da ele alınan restorasyon çalışmaları ile mozaik ve freskler tamamen çıkarılmıştır. Gerek duvarlarda gerekse tavandaki mozaik betimlemeler, günümüze çok az hasarla ulaşmıştır.
Önceki dönemin yeknesak fonu buradaki tasvirlerde görülmez. Derinlik fikri, figürlerin hareket ve plastik değerlerinin verilişi, figürlerdeki uzama bu üslubun belirgin özellikleridir. Dış nartekste İsa’nın hayatı, iç nartekste ise Meryem’in hayatı ile ilgili sahneler yer alır. Bu sahneler, Meryem’in ve İsa’nın hayatındaki olaylara göre kronolojik bir sıra takip ederler. Kronolojik sıraya göre iç nartekste mevcut ilk mozaik, çocuğu olmayan üzgün Joachim’in dağdaki halini betimler, son mozaik ise Yusuf ve Meryem’in ayrılışını betimler. Kronolojik sıraya göre, dış narteksteki ilk mozaik ise Yusuf’un düşünü betimleyen mozaiktir. Dış narteksten iç nartekse geçilen kapının üzerinde bir “Pantokrator İsa” vardır. Sol tarafta İsa’nın doğumu, vali Quirinus’un önünde nüfus sayımı, meleğin Yusuf’a görünüp Meryem’i alıp gitmesini öğütlemesi, ekmeğin çoğaltılması, suyun şaraba dönüştürülmesi, sağ tarafta ise haberci krallarin İsa’nın doğumunu haber vermesi, felçlilerin iyileştirilmesi ve çocukların katli gibi sahneler vardır.
Mozaiklerin yanı sıra renkli ve desenli mermer süslemeler de vardır; kilisede. İç nartekse geçildiğinde en güzel ve en eski mozaik “deisis”tir. Bu mozaikte İsa’nın sağ ve sol gözleri birbirinden farklı olarak tasvir edilmiştir, Ayasofya’daki(http://www.degisti.com/index.php/archives/5873) deisis mozaiğinde olduğu gibi. Ortada İsa, solunda Meryem, Meryem’in altında İsaakios, Kommenos ve İsa’nin sağında bir rahibe görülür. Bu kadın VIII. Mikhael Palaiologos’un kızıdır. Moğol Prensi Abaka Han ile evlendirilmiş ve kocasının ölümünün ardından İstanbul’a dönerek rahibe olmuştur. Bu bölümde kubbede İsa ve dilimler içinde İsa’nın ataları gösterilmiştir. Ana nefe giriş kapısı üzerinde ortada İsa, sol tarafta kiliseyi onaran ve mozaiklerle süsleyen Theodoros Metokhites kilisenin maketini sunar şekilde betimlenmiştir.
İç nartekste Meryem’in doğumu, ilk adımları, Cebrail’in Meryem’e bir çocuğu olacağını haber vermesi, tapınağa örtülecek örtü için yün alınmasi gibi sahneler yer almaktadır. Kilisenin ana nefinde apsise bakan duvarda Meryem’in ölümünü betimleyen mozaik, yan duvarlarda ise çocuk İsa’yı taşıyan Meryem ve bir aziz mozaiği yer alır. Parekklesion’un tümü freskolarla süslüdür. Apsiste görülen “Cehenneme İniş”, yani “diriliş” (anastasis) sahnesi çok az hasarla günümüze ulaşmış gerçek bir sanat eseridir. Onun üst kısmında yer alan “son duruşma” sahnesi burada tüm olarak gösterilmiştir. Tavanın tepe kısmında evren, bir salyongozu andırırcasına spiral biçimde tasvir edilmiştir. Parekklesionun sağ ve sol duvarlarında görülen nişlerin mezar olduğu bilinir. Parekklesion kubbesinin ortasında Meryem ve Çocuk İsa, dilimlerinde ise 12 melek tasviri görünmektedir.
Kariye ve çevresinin düzenlenmesi, arkadaki bahçenin çiçeklenip, yer döşemelerinin ve otoparkın yapılması, çevre evlerin tarihi dokuya uyum sağmaları için yapılan restorasyonlar, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nun Genel Müdürü Çelik Gülersoy ‘un buraya büyük bir para finansmanı sağlamasıyla gerçekleştirilmiştir.
Kariye Müzesi, çarşamba günleri dışında her gün 09.00–16.30 saatleri arasında gezilebilir. Yaz saati uygulaması vardır. Müzekart geçerlidir. Müze Kartı olmayanlar için ücret 15TL. dir.
Adminden Not: Kilise, mimarisi bir yana sırf mozaikleri ve freskleri için bile görülmeye değer bir yapı…
Linkler:
Sanattarihi.net
İBB Web Sitesi
Müze.gov.tr
inan
yha ii hoşta cok basit yapmıssınız da ii olabilirdi .
Admin: Tam 1 dakika bile kalmamışsınız yazıda! 1 dakikadan az bir sürede mi vardınız bu kanıya? Yazıyı okuyup, öyle söyleseydiniz fikrinizi keşke…