degisti.com

zamanla her şey değişir…

Topkapı Sarayı

Topkapı Sarayı

 Sultanahmet’de(http://www.degisti.com/index.php/archives/852), Cankurtaran Mahallesi’nde  yer alan Topkapı Sarayı, 400 yılı boyunca Osmanlı padişahlarına ev sahipliği yapmış ve aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun idare merkezi olarak kullanılmış olan saraydır. Fatih Sultan Mehmet tarafından 1460 -1478 yıllarında inşaa ettirilmiş olan saray, bir zamanlar bahçe ve köşklerle yaklaşık 700 bin m2 bir alana yayılmışken,  bugün müze olan bölümü  45.000m2  alanı kaplamaktadır.

Geçmişteki adı Saray-ı Cedid-i Amire olan saray, Topkapı ismini 19 yy.da, surlardaki bir kapıdan almıştır. Yüzyıllarca gelişen ve büyüyen Topkapı Sarayı’nın planının belirlenmesinde, Osmanlı devlet felsefesi ile Saray-tebaa ilişkilerinin etkisi büyüktür. İlk inşaa edildiği dönemde,  II. Murat’ın Tunca Nehri kenarında yaptırmış olduğu ve günümüze sadece kalıntıları ulaşan Edirne Sarayı’nın planından ve ihtişamından da esinlenilmiştir. Topkapı Sarayı’nın planı; çeşitli avlular ve bahçeler arasında devlet işlerine ayrılmış daireler, hükümdarın ikametgahı olan bina ve köşkler ile sarayda yaşayan görevlilere mahsus binalardan oluşmaktadır.

Saray, Ayasofya’dan Gülhane’ye, Gülhane’den Sirkeci’ye (http://www.degisti.com/index.php/archives/7350) kadar geniş bir alana yayılan ve sur-i sultani denilen yüksek ve geniş duvarlarla çevrilidir. 28 kulesi bulunan duvarların sahile bakan yakasının bir bölümü, 1888’de açılan yeni tren hattı dolayısıyla yıkılmış; bu esnada sahil kısmındaki bazı köşkler de ortadan kalkmıştır.

Topkapı Sarayı’nın on üç civarında  olduğu tahmin edilen kapılarından birçoğu günümüze ulaşamamıştır. Saraya giriş kapısı olan heybetli Bab-ı Hümayun Kapısı, Ayasofya’nın denize bakan tarafında, Sultan III.Ahmet Çeşmesi’nin (http://www.degisti.com/index.php/archives/7108) karşısındadır. İlk olarak Fatih döneminde inşaa edilmiş ve günümüze kadar birçok onarımdan geçmiştir. Osmanlı tarihi boyunca birçok tarihi olaya tanıklık eden kapı, eski ihtişamını hala korumaktadır. Kapının üzerinde II. Mehmet’in tuğrası ve ilk yapıyı 1478 olarak tarihleyen bir yazıt yer alır. Bir başka yazıtsa,  Abdülaziz Han tarafından 1867 tarihinde yeniden inşaa edildiğine dairdir.

Bab-ı Hümayun’un iç tarafında birinci avlu yer alır. Bu avlu 19 yy.da çıkan yangın sonucu büyük hasar görmüştür. Avluda halkın şikayet dilekçelerini kabul eden “deavi köşkü” ve kapının içinde sağda, bir zamanlar saray reviri ve hazine memurlarının ofisleri bulunurdu. Ayrıca avlunun sağ tarafındaki duvarın arkasında saray fırınının bulunduğu kısım, sol tarafta ise Aya İrin Kilisesi (http://www.degisti.com/index.php/archives/4294) yer alır. Bugün darphane müzesi olarak kullanılan “imparatorluk darphanesi” buraya yakındır. Avlunun sağ dibine doğru “cellât çeşmesi” adlı bir çeşme bulunmaktadır.

İkinci avluya açılan Bab-üs Selam Kapısı sarayın gerçek girişidir. III Murat tarafından tekrardan inşaa ettirilen kapının üzerinde iki kule yer alır. Kapı dışındaki yazıtta “Allah’tan başka ilah yoktur. Hz. Muhammet onun kulu ve elçisidir” yazmaktadır. Demir kapının kanatlarında ise, kapıların Kanuni Sultan Süleyman döneminde döktürüldüğü bilgisi vardır. Bab- üs Selam’dan içeri girince, birinci avluda olduğu gibi asırlık çınarlarla karşılaşılır.

 Bu kapı beş yola ayrılır; saray mutfağı, Bab-üs Saade, Divan, Harem ve saray ağırına. Osmanlı Dönemi’nde Divan, bürokratik meselelerin görüşüldüğü yerdir. Divandaki birinci salon; kubbealtı olarak da bilinen, görüşmelerin yapıldığı ana kısım, ikici salon; divan toplantılarıyla ilgili kayıtlar tutulduğu yerdir. Diğer salonda ise kayıtların arşivlendiği defterhane yer alır. Harem bölümünde, padişah’ın karısına, cariyelerine, annesine ayrılmış odaların yanı sıra; selamlıkta yer alan Sultan’ın kabul odaları gibi yaklaşık 300 oda bulunmaktadır. Harem’de göze çarpan diğer bir yapı, Adalet Kulesi’dir. İkinci avluda 1959 yılında yapılan kazılarda 5. ve 6. yy.a ait olduğu sanılan iki sütun gün yüzüne çıkarılmıştır. Bu Bizans kalıntılarının buraya nasıl ve ne amaçla getirildiği bilinmemektedir. 1574 yılında çıkan yangında saray mutfağı büyük zarar görmüş; III Murat yangından sonra Mimar Sinan’a mutfağı genişleterek, tekrardan inşaa ettirmiştir.

Üçüncü avluda, Divan toplantılarından sonra sultanın vezirleri kabul ettiği Arz Odası bulunur. Fatih zamanında inşa ettirilen Arz Odası, I. Selim Han zamanında yeniden inşaa ettirilmiştir. Arz odasını çevreleyen Saray Okulu, üçüncü avluda geniş yer kaplamaktadır. Saray Okulu, bir nevi bürokrat okuludur.Fatih Dönemi’nde kurulan okul, devşirme sistemi ile Osmanlı tebasından olan on yaş üstü hristiyan öğrencilere öğrenim vermiştir. Üçüncü avluda öne çıkan diğer bir yapı da Hırka-i Şerif Dairesi’dir. Burada Hz. Muhammet’in hırkası sergilenmektedir. Hırka-i Şerif, I. Selim zamanında kutsal emanetlerle birlikte İstanbul’a getirilmiştir. Üçüncü avlunun ortalarına doğru, 1719 yılında inşaa ettirilmiş olan III. Ahmet Kütüphanesi(http://www.degisti.com/index.php/archives/11961) vardır. Bu avluda yer alan bir başka yapıda, Saray Okulu’nun camii olan; Ağalar Camisi’dir. Caminin yanında, okulun başarılı öğrencilerine ayrılan Has Odası bulunmaktadır.

Dördüncü avluda; Sofa Köşkü, Revan Köşkü, Bağdat Köşkü(http://www.degisti.com/index.php/archives/3904) gibi köşklerin yanı sıra Sünnet Odası ve Hekimbaşı Odası öne çıkan yapılardır. Revan Köşkü 1634 yılında IV. Murat tarafından, Erivan’ın İranlıların elinden alınmasını kutlamak amacıyla inşaa ettirilmiştir. Mekanın içi tamamen İznik çinileriyle kaplı olup, dolap kapakları sedef ve bağa kakmalıdır. Bağdat köşkü de((http://www.degisti.com/index.php/archives/3904) IV. Murat tarafından yaptırılmış diğer bir köşktür. 1641 yılında Deli İbrahim tarafından yaptırılan Sünnet Odası, iki yüz yıla yakın süre Osmanlı şehzadelerinin sünnet seromonilerine ev sahipliği yapmıştır. 1640 yılına ait İftariye Köşkü, terasın kenarındaki bronz baldakendir. Topkapı Sarayı‘nda inşaa edilmiş en son yapı olan Mecidiye Köşkü, Haliç, Marmara ve Boğaziçi birleşimine tepeden bakar. 1840 yılında Abdülmecit tarafından inşaa ettirilmiştir.

 

Topkapı Sarayı 3 Nisan 1924’de müze haline getirilmiş, müzenin ilk müdürü de Tahsin Öz olmuştur. Müzede geçici ve sürekli sergi mekanları, Kubbe Altı, Arz odası, Enderun Kütüphanesi, Sofa Köşkü, Bağdat Köşkü, Revan Köşkü, Sünnet Odası, Harem, Zülüflü Baltacılar Koğuşu gibi teşhir alanları bulunmaktadır. Bunun yanı sıra silahlar, İstanbul cam ve porselenleri, işlemeler, hazine, kaftanlar ve padişah portreleri gibi bölümler bulunmaktadır.

 Topkapı Sarayı, sürekli ve geçici sergi salonları ve 80.000 eseri ile dünyanın en zengin saray müzelerinin başında yer alır.

 

Yaz Kapanış Saati (Nisan-Ekim):

09:00   19:00

Kış Kapanış Saati (Kasım-Mart):

09:00   17:00

Topkapı Sarayı’na Giriş Ücreti 25 TL. ‘dir. Harem için ayrıca bilet almak gerekmektedir. Harem giriş bileti yerli ve yabancı ziyaretçiler için 15TL’dir. Harem dışında Müzekart geçerlidir. Müze Salı günleri kapalıdır.

topkapi_sarayi_topkapi_palace

Paylaşmak ister misiniz ?

Admin

Website:

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir